Sorularla Tasavvuf Dervişlerin Halleri Ariflerden İnciler Manevi Gündem Hizmet - Denge Gönül Mekanları
2016-03-03 17:08:43 Yönetici 0 Yorum

BAMBAŞKA BİR UMRE…

Takvimler 3 Şubat, 2014'ü; saatler gece saat 22.30’u gösteriyor. 190 kardeşimiz ile birlikte Konya havaalanındayız. Hepimizde aynı heyecan; Seyda Hazretleri ile birlikte umreye gideceğiz… 

Uçağımız Konya’dan havalandığında, Seyda Hazretleri gibi büyük bir âlimle birlikte, o mübarek diyara doğru yola çıkmanın anlatılmaz mutluluğunu bir kez daha tattırdığı için Allah'a şükrediyoruz.

Bu defa ilk durağımız, Peygamber Efendimizin beldesi... 

Seyda Hazretleri, Hocası ve kayınpederi büyük âlim ve mürşid-i kâmil, Seyda Abdussamed-i Ferhendî Hazretlerinin taziyesi için ailesini ziyaret edecek. Gece 1.30’da Medine’ye indik. 

Seyda Hazretleri, hiç vakit kaybetmemek için eşyaların odaya çıkmasını bile beklemeden hemen abdest aldı ve lobiye indi. Onun o her zamanki ihtişamlı yürüyüşüyle, çok çok farklı bir tevazu ve sükûnetle Ravza-ı Muttahara’ya doğru yürümeye başladık… 
İlk önce 2 rekât ziyaret namaz kıldı. Daha sonra, bizler de teheccüd namazını kıldık. Sonrasında sabah namazı vaktine kadar namaz kılıp Kur’an-ı Kerim okudu. 

Arada bir, kaçamak gözlerle Ravza’yı seyredip sonra kafasını çevirip önüne bakıyordu. 

Sabah namazını kılıp tesbihatı yaptıktan sonra, sırtından hiç ayırmadığı şalını, başının üstüne atıp adeta kendini saklıyordu. Müthiş bir tevazu ve sükûnetle, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin kabr-i şeriflerini ziyaret ettik. Başını hiç yerden kaldırmadı… Çok dikkatimi çekti, ziyaret sonrası hepimizin üzerine bir ferahlık gelmiş, yorgunluktan eser kalmamıştı. 

Dayanılmaz bir ibadet aşkı

Seyda Hazretleri bu mübarek diyarda hiçbir anını boşa geçirmek istemiyordu. Her gece aynı programı uyguladı. Birkaç saatlik uykudan sonra, bütün geceyi Mescid-i Nebevî’de geçirip otele ancak 7.30’da dönüyorduk. Saat 08.30’da Seyda Hazretlerinin kahvaltısını hazırlayıp odasına götürüyordum, kendisine yaptığımız bu hizmetten dolayı çok rahatsızlık duyuyor, her seferinde helallik istiyordu. Hâlbuki biz bu kadarcık bir hizmetten bile zevk alıyorduk.

Seyda Hazretlerinin gecesi gibi gündüzü de hep ibadetle ve evrad okumakla geçti. Kuşluk vakti mescide girip ikindi namazını kılana kadar, hep mescidde ibadetle meşgul oluyordu. İkindiden sonra, küçük guruplar halinde otelde hatmelerimizi yapıyor; sonra abdest tazeleyip akşam namazından bir saat önce, tekrar Mescid’e gidiyordu. Akşam namazından yatsı namazına kadar, yine sadece ibadetle meşgul oluyordu.
Madem dünyayı arkamızda bırakmış, bu diyara gelmiştik, elbette zamanımızı boşa geçirmemeliydik. Biz bu yoğun programa güçlükle uyuyorduk ama Seyda’mız şevkini hiç kaybetmiyordu! 

Medine’de, ibadet dışında sadece iki ziyaretimiz oldu, pek çok sahabe ve Allah dostunun medfun bulunduğu Cennet’ül Baki kabristanı ile Uhud şehidlerini ziyaret… Baki Kabristanı’nda Seyda Abdussamed Ferhendî Hazretlerinin kabrini de ziyaret ettik. Kabrin yerini bulup Seyda Hazretlerine yardımcı olamayacağım diye çok endişelenmiştim. Çok şükür, taşın üzerinde, torunlarının yazdığı “Abdussamed Hazretleri” ismini fark edince çok sevindim ve rahatladım. 

Uhud şehidliği ve Kuba Mescidi’ni ziyaret esnasında, Seyda’mız bize sohbet yaptı: “Şu anda onların savaş meydanındaki kılıç seslerini duyar gibiyim. Onlar bu dini kanları pahasına bizlere ulaştırdılar. Biz bu rahatlık içinde dinimizi yaşamaz ve insanlara anlatamazsak bu, bizim için büyük bir vebal olur.” Bir Allah dostuyla beraber olmanın hali bambaşka... O yüksek şuur ve huşu, onların her hal ve sözlerine sinmiş… 

Mekke…

Üç gün sonra Mekke’ye doğru yola çıkarken, Medine çıkışında umre için niyet edip ihrama girdik. Seyda Hazretlerinin bulunduğu araçtaydım. Uyumayalım diye, bize ikramda bulunuyor. Doğrusu normalde o kadar uykusuzluğa dayanmam mümkün değildi, fakat Seyda Hazretlerinin yanında olunca sanki ondan bize, güç ve ibadet etme aşkı sirayet ediyordu. Yetmiş küsur yaşında olmasına rağmen, bizden daha dayanıklıydı maşaallah. 

Seyda Hazretleri dört saatlik yolculuktan sonra, yine otele yerleşmeden hemen abdest tazeleyip Harem-i Şerif’e gideceğimizi bildirdi. İlk ziyaretimizi ve umremizi yaptık. Seyda Hazretleri ayağının bilek kısmında, burkulmadan dolayı ödem ve kanama vardı, bu onu çok rahatsız ediyordu. Yürürken bile zorlanmasına rağmen “Buralardaki zamanın kıymetini çok iyi bilmeli ve bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Burada yapılan ibadetlerin sevabı bire yüz bindir. Bir daha nasip olmayabilir, o nedenle ayağımı boş verin, ibadetimize bakalım” diyordu. 

Ve ilk umremizin tavafını tamamlayıp Makam-ı İbrahim’in karşısında namaz kıldıktan sonra, Seyda Hazretlerinin gözlerinden akan yaşlara tekrar şahit olduk. Zemzemlerimizi içip Safa ile Merve tepesi arasında sa’ya başladık. Seyda Hazretlerinin ihramdan çıkabilmesi için saçını keserken, edepten dolayı, saç uçlarından kısacık kesmek istedim; Seyda Hazretleri, Peygamberimizin sünnetine göre kesmemi söyledi. 

Allah’ın misafirlerine hizmet, nimettir

Seyda Hazretlerinin Mekke’deki ibadet programı, Medine’dekinden de daha yoğun geçti. Üstelik bu arada sıkıntısı olanları dinliyor, arkadaşların yemek yiyip yiyememelerine kadar takip ediyordu. “Bizimle beraber yola çıkanlar, Allah'ın misafirleridir. Bizler de öyleyiz, o nedenle Cenab-ı Hakk’ın misafirlerine hizmet etmek bizim için nimettir” diye buyuruyordu.

Tavaf yaparken, hiçbir kimseyi incitmememizi onları itip kalkmamamızı, hiç kimseye rahatsızlık vermememizi her fırsatta hatırlatıyordu ve sürekli ibadet yapmamızı tavsiye ediyordu. 

Son olarak başımızdan geçen belkide en ilginç olayı anlatayım… Seyda Hazretleri, Veda Tavafı sırasında, Mültezem’de, Kâbe’nin duvarına ellerini dayayıp ağlamaya başlayınca kafiledeki herkes ağlamaya ve bazıları heyecana kapılıp yüksek sesle tekbir getirmeye başladı. Biraz itiş kakış yaşanınca askerler hemen koşarak gelip bizi bulunduğumuz alandan zorla çekip çıkardılar. Bu durum Seyda hazretlerini üzdü. Onun üzülmesi beni kahretti… Sükûnet içinde oradan ayrılmamızı söyledi. 

Ka’be’den ayrılışımızın verdiği hasret duyguları, daha da depreşmiş olarak evlerimize döndük. Tek tesellimiz ise Peygamberimizin yolunda bize rehberlik eden Seyda’mızın yanında olmaktı. Allah-u Zülcelal bütün arzulayan kardeşlerimize imkân versin ve nasip etsin. Arzulamayanlara da böyle güzel bir arzu duymayı nasip etsin. (Âmin) 

FERHAT ÇALIŞYE

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize