TARİHTE HİZMET EDEN SUFİLER VE İCRAATLERİ
2016-03-23 13:41:16 Yönetici 0 Yorum

TARİHTE HİZMET EDEN SUFİLER VE İCRAATLERİ

Ehli tasavvufa kıymet veren hükümdarlar Tasavvuf dergâhlarına duyulan ihtiyaç Tasavvuf yalnız bireyin nefis terbiyesi ile ilgili olsaydı, kişilerin kitaplardan öğrenip uyguladığı bir zühd anlayışı olarak kalırdı. Nasıl ki toplumun ıslahı bireylerin ıslahıyla mümkünse, bireylerin iyi hallerini muhafaza etmeleri için de toplumun iyi hâlde bulunmasına ihtiyaç vardır. Bireylerin birbirinden uzak ve birbirlerinden habersiz bir ıslaha yönelmeleri toplumsal ıslaha yol açmaz. Bu, ancak ıslah amacına yönelmiş bireylerin bir araya gelip bir program doğrultusunda teşrik-i mesai yapmaları ile mümkündür. Bunun farkına varan toplum yöneticileri ve hükümdarlar tasavvuf dergâhlarına önem vermişler,... Devamını oku
MEDENİYETİMİZİN SESSİZ ŞAHİTLERİ ‘MEZAR TAŞLARI’
2016-03-23 13:39:44 Yönetici 0 Yorum

MEDENİYETİMİZİN SESSİZ ŞAHİTLERİ ‘MEZAR TAŞLARI’

Dini, ahiret merkezli bir yaşam tarzını toplumsal hayattan ötelemeye çalıştığınızda, yok saydığınızda beraberinde yüzlerce yıllık binlerce geleneği ve birikimi de saf dışı bırakmış oluyorsunuz. Tanzimatla belirginleşen, cumhuriyetle devam eden günümüzde ise had safhaya ulaşan sözde modernleşme/körü körüne batı taklitçiliği, birçok geleneğimizi hayatımızdan birer birer çıkardı. Kapitalist yaşam tarzı-normları sürekli bizleri dönüştürüyor. Artık bizlerde dünyayı materyalist bakış açısıyla yorumluyoruz. Ben merkezli, menfaat odaklı ve dünya ile sınırlı bir mefkûre yapısı... Modern şehir tasavvurunda ahiret hayatına pek yer yok. Varlığı maalesef adeta... Devamını oku
ECDâDIN VAKIF VE HİZMET ANLAYIŞI
2016-03-23 13:39:06 Yönetici 0 Yorum

ECDâDIN VAKIF VE HİZMET ANLAYIŞI

Ahiret merkezli bakıştan dünyaya Dîni, dolayısıyla ahiret odaklı bir yaşam tarzını cemiyet hayatında, yok saymaya ötelemeye çalıştığınızda beraberinde yüzlerce yıllık binlerce geleneği, göreneği de saf dışı bırakmış oluyorsunuz. Tanzimatla belirginleşen, cumhuriyetle devam eden, günümüzde ise had safhaya ulaşan sözde modernleşme-körü körüne batı taklitçiliği birçok geleneğimizi, göreneğimizi hayatımızdan birer birer çıkardı. Kapitalist yaşam tarzı-normları bizleri sürekli dönüştürüyor. Artık bizler de materyalist bakış açısıyla yorumluyoruz dünyayı. Ben merkezli, menfaat odaklı ve dünya ile sınırlı bir mefkûre yapısı... Modern şehir tasavvurunda artık ahiret... Devamını oku
OSMAN GÂZİ’NİN ŞAHSİYETİ VE VASİYETİ (1281-1360)
2016-03-23 13:38:35 Yönetici 0 Yorum

OSMAN GÂZİ’NİN ŞAHSİYETİ VE VASİYETİ (1281-1360)

Cihad Yolunda Bir Cihan Devletinin Temelini Atan Sultan Âlimleri baştacı etmiştir Osmanlı İmparatorluğu'nun hükümranlığı süresince, dillere destan olan dürüstlük, sevgi ve adaletin temeli, Osman Bey zamanında atılarak; tüm ülke de uygulanması sağlanmıştır. Devrin gönül sultanlarından ve ahilerinden, Şeyh Edebâli Hazretleri'nin müntesibidir. Yönetim konusunda, Şeyh Edebâli Hazretleri'ni sık sık zaviyesinde ziyaret ederek bilgiler almış ve küçük bir Kayı boyu olarak teslim aldığı Beyliğin hudutlarını, kısa zamanda genişletmiştir. Osman Gâzi’nin babası Ertuğrul Bey, annesi ise Hayme Hatun’dur. 1258 yılında Söğüt’te doğdu.1281 yılında 23 yaşında iken aşiretin başına... Devamını oku
ERMENİ ZULMÜNDE ALLAH DOSTLARI
2016-03-23 13:37:35 Yönetici 0 Yorum

ERMENİ ZULMÜNDE ALLAH DOSTLARI

Sufidirler hem de mücahid! Ermeni Meselesi ve 1915 olayları sebebiyle; “Ermenilerden, özür dilenmeli mi, dilenmemeli mi?” tartışmalarının yaşandığı günümüzde, bu sorunun cevabını tarihin tozlu saifelerinde bulmak mümkündür. Biz de bu makalemizde “Yaradılanı severiz; Yaradan’dan ötürü” düsturuna sahip, Hak âşıklarının yani sufilerin özellikle 1915 yılında Doğu Anadolu’da nasıl davrandıklarını incelemek istiyoruz. Sufiler, karıncayı incitmekten bile çekinirler ama yeri geldiği zaman harp meydanlarında aslan kesilirler. Kübreviyye yolunun aziz piri Necmüddin-i Kübra kuddise sirruhu gibi... Aziz Pir; Moğol Hakanı Cengiz Han’ın ordusunun önüne atılmaktan bir an bile sakınmaz.... Devamını oku
TABUTUNA HACİZ KONULAN SULTAN
2016-03-23 13:36:56 Yönetici 0 Yorum

TABUTUNA HACİZ KONULAN SULTAN

Hanedan üyeleri sürgün edildiler Tek suçu Osmanlı Hanedanı’ndan olmak olan 164 kişi, 3 Mart 1924’de çıkan yasa ile vatandaşlık haklarını yitirmiş, kadınlar için 10 gün, erkekler içinse 3 günlük süre zarfında vatanlarını terk etmeleri zorunlu kılınmıştı. Göç etmek zorunda kalan her bir Osmanlı hanedan üyesi, ömürleri boyunca çeşitli sıkıntılar çektiler. Açlıktan ölecek hale gelenler, intihar edenler, oradan oraya göç ederek hayatına devam etmeye çalışanlar, sıkıntılarından dolayı kızlarını yaşlı taliplerle evlendirmek zorunda kalanlar, çeşitli zor mesleklerde çalışanlar bunlardan yaşanılanların bir bölümüne örnek olarak zikredilebilir. Oysa Osmanlı Hanedanından... Devamını oku
MEZAR TAŞINA “KAHRAMAN DÜŞMANDI” YAZDIRAN VALİ
2016-03-23 13:36:21 Yönetici 0 Yorum

MEZAR TAŞINA “KAHRAMAN DÜŞMANDI” YAZDIRAN VALİ

Osmanlı İmparatorluğu 1526’daki Mohaç Meydan Muhaberesi ile Macaristan Devletini ortadan kaldırdıktan sonra, ülkeyi yavaş yavaş idaresi altına aldı. Budapeşte veya bizde o zamanlarda kullanılan adıyla Budin ise 1541’de Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedilmişti. 145 sene boyunca Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altında bulunan Budin, imparatorluğun Avrupa topraklarındaki en önemli merkezlerinden biriydi. Öyle ki Avusturya ile Almanya’da yapılan akınlar buradan sevk ve idare edilirdi. Avusturya, Budin’i Osmanlılardan almak için şehri defalarca muhasara altına aldı fakat bir türlü bu emeline ulaşamadı. 17. Yüzyılın başlarından itibaren muhasaradan vazgeçip kendi topraklarını... Devamını oku
EFENDİMİZE NÜBÜVVETİNİN BİLDİRİLMESİ
2016-03-23 13:35:49 Yönetici 0 Yorum

EFENDİMİZE NÜBÜVVETİNİN BİLDİRİLMESİ

İlk vahiy Hz. Muhammed sallallâhu aleyhi vesellem, kırk yaşlarına gelince, Allah kendisine ilk vahyi, yani ilk mesajı göndererek ona peygamberlik verdi. Kendisine vahiy gelmeden önce Hz. Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem, Mekke Şehir Devleti’nin puta tapıcılığından kaçıyor, yalnızlığı arıyordu. Taştan, demirden ve tahtadan yontulmuş put heykellerinin hiçbir işe yaramadıklarını biliyor, onlardan uzak duruyordu. Heykellerin önünde saygıya durarak veya etrafında dönerek onları yüceltmenin manasız olduğunu kavrıyor, bu cahiliye âdetinden mümkün mertebe kaçıyordu. Sırf bu gayeyle, yani putlara tapmamak ve onları yüceltmemek için, Mekke yakınlarındaki Nur Dağı’nda yalnızlığa... Devamını oku
‘BENİM İÇİN BİR CAN DEĞERLİDİR’
2016-03-23 13:35:12 Yönetici 0 Yorum

‘BENİM İÇİN BİR CAN DEĞERLİDİR’

Büyük Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim, gençliğinde Trabzon valisiydi. Bir gün, konağının balkonundan etrafı seyrediyordu. Sahilden balıkçıların şen gürültüsü geliyordu. Bu gürültüyü dinlemeye bayılırdı. Dertlerinden kurtulur, içi neşeyle dolardı. Birden gürültü acılaştı, çığlıklar koptu. Ne olduğunu anlamak için, kulak kabarttı fakat anlayamadı. Uzun uzun baktı, ama kalabalık kümeleştiğinden olanı biteni göremedi. Hemen atına atladığı gibi sahile sürdü. Kalabalığı birkaç omuz darbesiyle yardı: “Ne oluyor, bre!” diye haykırdı ve aynı anda, ne olduğunu gördü. Gemicilerden biri maçulaya sıkışmıştı; hem de iki bacağı birden... Yüzü sapsarıydı. Bacakları... Devamını oku
ESNAFIMIZ AHîLİĞİN AHLâKî ÖĞRETİSİNE MUHTAÇ
2016-03-23 13:34:30 Yönetici 0 Yorum

ESNAFIMIZ AHîLİĞİN AHLâKî ÖĞRETİSİNE MUHTAÇ

Günümüz Ahiliğe muhtaç Ahîliğin belki de en temel öğretisi, milletine ve insanlığa hizmet uğrunda can ve malını adamaya hazır olma anlayışıdır. Bu anlayış, Anadolu’da başlamış, akabinde 32 milyon metre karelik Osmanlı coğrafyasını asırlardır barış ve huzur ülkesi haline getirmişti. Dedelerimiz hâkim oldukları coğrafyalarda hangi dil, din, ırk ve meşrepten olursa olsun yönetimi altındaki insanlara bir arada, barış içinde, mutlu ve mes’ud günler yaşatmıştı. Bugün yeni devletlerin oluştuğu Balkanlardan Kafkaslara, Orta Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar eski Osmanlı ülkelerine gittiğimizde bu kapsayıcı, kucaklayıcı medeniyetin binlerce şahidini görmekteyiz. Fakat ne yazık ki... Devamını oku
ÇOK YAŞAMAK MI? BEREKETLİ YAŞAMAK MI?
2016-03-23 13:33:46 Yönetici 0 Yorum

ÇOK YAŞAMAK MI? BEREKETLİ YAŞAMAK MI?

160 yaşında ölen Zaro Ağa Eski bir rivayettir. Bin yıldan fazla yaşayan Nuh aleyhisselama, “Dünyada ne gördün?” diye sormuşlar. Nuh aleyhisselam gülümsemiş: “Dünya iki kapılı bir han, girmemle çıkmam bir oldu. İçeride ne olduğunu görmeye vakit mi kaldı?” demiş. Eskiler, yaşlandıkça yaşama özlemi daha da artar derler. Doğrudur da... Eyüp Sultan Camii arkasından, Kaşgari Dergâhı’na çıkarken yolun ikiye ayrıldığı yerde, sol tarafta, bir mezar taşı var. Başlığı Osmanlı dönemine ait, Hamidî veya Azizî fesli mezar taşı. Üzerine yazılan yazı ise Türkçe “160 yaşında ölen, Bitlisli Şemsi Ağa oğlu Zaro Ağa…” Bu ilginç mezar taşına ilk baktığınızda, bir... Devamını oku
ECDADIN İSLAM AHLAKI
2016-03-23 13:33:05 Yönetici 0 Yorum

ECDADIN İSLAM AHLAKI

Romen Diyojen ve Alpaslan Bizans İmparatoru Diyojen (Romanos Diogenes), Türkleri Anadolu’dan atmak için ordusuyla Malazgirt Ovası’na doğru yürüyordu. Parayla asker toplamış, Hıristiyanlığın en büyük lideri sayılan Papa’dan yardım görmüştü. Kibirliydi. Ordusu yürürken uzun uzun baktıktan sonra gülüyor ve etrafındakilere: - Dünyada benim ordum kadar kuvvetli bir ordu olabilir mi? Diye soruyordu. Etrafındakiler de gülüşüp cevap veriyorlardı: - Asla İmparator Hazretleri! Siz ve ordunuz, Alpaslan’ı dize getireceksiniz. - Öyle olacak. Alpaslan’ı atımın kuyruğuna bağlayıp sürükleyeceğim veya bir demir kafes içinde diyar diyar gezdireceğim! 1071 yılı Ağustosunun 25. (Cuma) günü, iki... Devamını oku
Hz. Peygamber İslam Büyükleri Tarih Kıssa Kuran'ın Işığında Sahabeden Esintiler
1
2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize