NAKŞİBENDİLERİN ŞERİAT HASSASİYETLERİ
2016-03-03 16:52:48 Yönetici 0 Yorum

NAKŞİBENDİLERİN ŞERİAT HASSASİYETLERİ

Şeriatla tasavvufu ayırmaya kalkışanlar; ‘Bilin ki tasavvuf şeriattan ayrı değildir!’ Tasavvuf, Kur’an ve sünneti tüm incelikleriyle ve severek yaşamanın adıdır. Kur’an’da buna tezkiye; nefsi kötülüklerden arındırma, hadislerde ise ihsan; Rabbimizi görüyormuş gibi yaşama ismi verilmiştir. Bu manası ile tasavvuf Allah’ın emir ve yasaklarının toplamı olan şeriattan ayrı bir şey değildir. Ne var ki her dönemde dinlerini kendi heva ve heveslerine uydurmak isteyen insanlar ortaya çıkmıştır.  Meseleye tasavvuf açısından bakarsak, bazı kesimler bilerek veya bilmeyerek tasavvufu amacından saptırmışlar; ciddi bir nefis terbiyesi olan bu güzel yolu, hoş vakit geçirme, kendi... Devamını oku
HâCEGâN YOLUNDA ŞERİAT VE İSTİKâMET
2016-03-03 16:51:50 Yönetici 0 Yorum

HâCEGâN YOLUNDA ŞERİAT VE İSTİKâMET

Merkezinde Kur’an ve Sünnet var Hacegan ve Nakşibendiyye yolunda dini kurallara sıkı bir şekilde riayet etmek, ilme ve âlimlere saygı göstermek eskiden beri bir gelenek halinde devam etmektedir. Hacegan tarikatının kurucusu Abdülhalik Gucdüvani hazretleri müridine tavsiyelerde bulunurken: “Fıkıh ve hadis ilmini öğren, cahil sûfilerden uzak dur, sermayen fıkıh kitapları olsun” demiştir.  Ali Ramiteni’nin meclisinde âlimlerden birisi onu övercesine: “Siz özsünüz, biz ise kabuk” deyince, Ramiteni: “Öz, kabuğun himaye ve koruması altındadır” diye cevap vermişti. Onun bu sözünü açıklayan Muhammed Erzengi ceviz kabuğunun şeriata, içinin de tarikata benzediğini, kabuk olmazsa ceviz... Devamını oku
KİM NE KAZANDI İSE “EDEP” İLE KAZANDI
2016-03-03 16:50:22 Yönetici 0 Yorum

KİM NE KAZANDI İSE “EDEP” İLE KAZANDI

Bir hal ilmidir tasavvuf, yaşanarak anlaşılır Dünyayı ve âlemleri eksiksiz olarak yaratan Allah Teâla, yarattığı âlem kadar derin bir mahlûk olan insanı da bambaşka özelliklerde yarattı. Nasıl ki âlemlerin bizim bildiğimiz tarafları gibi bilmediğimiz, sırrına eremediğimiz yönleri varsa, insanın da görünen yanlarının yanında görülmeyen derin özellikleri vardır. İnsanın, fıtratı gereği kendisine verilen bu özellikleri terbiye etmek ve amele dönüştürmek için ruh dünyasını, Kur’an ve Sünnet merkezli kemale taşıyan sistem olarak özetleyebileceğimiz Tasavvuf yoluna girmesi, marifete ererek kendisini yaratan Allah Teâlâ’yı hakkıyla tanıması gerekir. Tasavvufu, evliyadan büyük... Devamını oku
TASAVVUF NEDİR?
2016-03-03 16:49:30 Yönetici 0 Yorum

TASAVVUF NEDİR?

Tasavvuf nedir? diye sorulduğunda insanlardan net bir cevap çıkmaz. Çünkü bu konuda büyük bir bilgi kirliliği yaşanmaktadır. Tasavvufu öven kadar, yeren kitaplarda piyasada boy göstermektedir. Ayrıca cahil sofilerin hurafelere bulaşmış tasavvufi bir takım anlatımları da tasavvufa karşı önyargıyla bakılmasına ve bu ilim hakkında yanlış bir takım fikirlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.  Kimi çevrelerin tasavvufi şeriattan ayrı mistik bir yol gibi takdim etmeleri, hümanizm kökenli anlayışlarını tasavvufa yamamaları gibi bir takım problemlerde tasavvufun doğru anlaşılmasının önüne geçmektedir. Bu nedenle biz bu sorunun cevabını büyük mutasavvıfların cevaplarında... Devamını oku
İNSANIN EN BÜYÜK DÜŞMANI
2016-03-03 16:48:03 Yönetici 0 Yorum

İNSANIN EN BÜYÜK DÜŞMANI

Kurtuluş için nefsin tezkiyesi şart! Nefis nedir ve nasıl bir düşmandır? Nefsin pek çok tanımı yapılmıştır. Ama genel anlamda nefis; kötü huyların, çirkin vasıfların, şerrin ve kötülüğün esası olan bir latifedir diye tanımlanmıştır. Öyle ki o sadece kötülük isteyen, insanı daima kötü şeylere sevk eden, kötülük yapmaktan zevk alan, kötülüklere sebep olan, menfaat duyduğu şeylere kul ve köle olan, bütün gücüyle dünyaya, maddiyata yönelmeyi maneviyata yönelmeye tercih eden, insanı cehenneme götürecek her ne varsa ondan hoşlanan ve lezzetlenen, insana daima tuzak kuran, muhalefet ederek Allah’ın rızasını kazanması için imtihan vesilesi olarak insana verilmiş olan bir... Devamını oku
DOĞRU YOLDA OLMAK, EN BÜYÜK KERAMETTİR
2016-03-03 16:47:10 Yönetici 0 Yorum

DOĞRU YOLDA OLMAK, EN BÜYÜK KERAMETTİR

Âlimlerin her birinin yaşam serüvenleri içerisinde, inceden inceye ruha işleyen nükteler yer alır. Onların dile getirdikleri kelam, her dem tesirli kalır. Yaşayış şekilleri hayrette bırakırken, varlık sebepleri, sorumluluklarının tamama ereceği ana kadar her lahza da canlıdır… Ol çağrıyı işitenin icabet etmekten gayrı meşguliyetleri ise ham kalır… Bize emanet edildin! Gümüşhânevî kuddise sırruhu Hazretleri, az yemek, az konuşmak, az uyumak gibi hayat prensiplerini içeren takva ve züht dolu bir zahittir. Etrafında talebelik edenlerle beraber, yazları Yûşâ Tepesi'nde çadır kurarak burada vakit geçirir ve sohbet ederler. Bir yaz günü, yine Beykoz’da Yûşâ Tepesi'nde çadırında... Devamını oku
KALBİMİZDE NELER OLUYOR?
2016-03-03 16:45:53 Yönetici 0 Yorum

KALBİMİZDE NELER OLUYOR?

İnsan, şu üç şeye itaat ederse ve onun peşinden giderse kalbinde bir takım kötü vasıflar meydana gelir ve bu kötülükler, zamanla o kişiye ahlak olur. Sonuçta da kalbini karartır ve öldürür. Birincisi: Şehvetlerine itaat ederse; utanmazlık, kötü ahlak, hırs ve tamah, çekememezlik, riya gibi manevi hastalıklara kapılır ve boş işlerle meşgul olur. İkincisi: Gazap ve kızgınlık duygusuna itaat ederse; saldırganlık, mihnet, kibir, kendini beğenmek, çabuk kızmak, başkalarına zulmetmek gibi durumlar ortaya çıkar. Üçüncüsü: Şehvet ve gazaba itaat etmekle, aslında Allah-u Zülcelal'in emir ve nehiylerinden ayrılıp şeytana itaat edilmiş olduğu için bundan da aldatma ve hile... Devamını oku
KALBî ZİKİR VE FAZİLETİ
2016-03-03 16:43:32 Yönetici 0 Yorum

KALBî ZİKİR VE FAZİLETİ

Kalble yapılan gizli zikir Zikir, kalbî (kalp ile yapılan) ve lisânî (dil ile yapılan) olmak üzere iki kısımdır. Her birinin Kitap ve Sünnet’ten delilleri vardır. Zâkir (zikreden) ses ve harflerden oluşan lafızlarla yapılan lisanî zikri, her vakit kolaylıkla yerine getiremez. Zira alışveriş gibi iş durumları, zakiri mutlaka oyalar. Ama kalbî zikir böyle değildir. Ses ve harflerden arınmış olan bu zikri hatırda tutmak suretiyle yerine getirmek mümkündür. Bu sebeple, zâkiri kalbî zikirden alıkoyacak hiçbir şey yoktur. Nitekim şair şöyle der: Kalbinle Allah’ı gizlice zikret, İnsanların dedikodusundan uzak, Bu zikir, zikirlerin en faziletlisi, Böyle dediler bu yolun erleri… Bu sebepten... Devamını oku
KALBİN İHYASI ZİKRULLAH’LA OLUR
2016-03-03 16:42:21 Yönetici 0 Yorum

KALBİN İHYASI ZİKRULLAH’LA OLUR

Kalp, gönül demektir. Gönlün, kalp diye isimlendirilmesi, çeşitli hadiselere göre değişmesi ve diğer organlardaki tasarrufundan dolayıdır. Büyük âlim ve ariflerimiz, kalbin tarifini yaparken, “Kalp çam kozalağı şeklinde bir et parçasıdır ki, ‘vetin’ denilen bir damara bağlıdır. Bu damar da kalbin içindedir.’ demektedirler. Seyyid Şerif el-Cürcanî'nin Tarifat'ında “Kalp (gönül), rabbanî latif bir cisimdir ki, göğsün sol tarafındadır. İşte, bu rabbanî latif cisim, insanın hakikatidir” diye tanımlanır. Kalp cesedin ortasındadır. Nur-i ilahi ile parlayan kalbin ışığının misali, bir lambanın etrafını aydınlatan ışığının misalidir. Nasıl lamba etrafına ışık verir... Devamını oku
CENNETE GÖTÜREN BİR YOL OLARAK 'TASAVVUF'
2016-03-03 16:40:23 Yönetici 0 Yorum

CENNETE GÖTÜREN BİR YOL OLARAK 'TASAVVUF'

İslami en has dairede yaşama yoludur “Tasavvuf cennete götürür mü?” sorusunun cevabı gayet açıktır: Evet, götürür hem de Cennet-i Firdevs’e götürür. Tabii sadece tasavvufa intisap edip yaşantımızı ve kalbimizi tanzim etmeden cennete gidilmeyeceği, izahtan varestedir. Mutasavvıfı, İslam’ı en has dairede yaşama azmi ve gayreti içinde olan kimse olarak tavsif/tarif ettiğimizde mutasavvıfın akıbetinin de (kaynaklara göre) cennetin en âlâ makamları olacağı, sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.  Evet, tasavvuf; İslam’ı en has dairede, en azami dikkati göstererek yaşama yoludur, usulüdür. Derviş, tasavvufa intisap ettiği andan son nefesini verinceye kadar, hayatının her zaman... Devamını oku
NEFİSLE MÜCAHEDE ÇEŞİTLERİ
2016-03-03 15:07:59 Yönetici 0 Yorum

NEFİSLE MÜCAHEDE ÇEŞİTLERİ

Nefsin nurâni ve zulmâni perdeleri vardır. Müridin, nefsini bu perdelerden kurtarabilmesinin yolu, öncelikle nefsiyle cihad etmesi, ona muhalif davranması ve onun arzularına boyun eğmemesidir. Zira kul ile Rabbi arasındaki en kaim perde budur.  Nefislerle cihadın pek çok şekli vardır. Müridin güçlülük ve zayıflığına, mücahedenin zorluğu ve mücahede zamanı gibi durumlara göre değişen şartlarda, her müridin kendine has olan ve başkasına uymayan bir cihad şekli söz konusudur. Bunu şöyle açıklayabiliriz. a. Hükümdarlar için oruç ve namazla nefse karşı cihad etmek; sadaka verip köle azad etmekle yapılan cihaddan daha zordur. Fakir ve düşkünler için ise tam tersi söz konusudur. ... Devamını oku
‘EVLİYAYA UĞRAMAZ İSE YOLUN’
2016-03-03 15:06:46 Yönetici 0 Yorum

‘EVLİYAYA UĞRAMAZ İSE YOLUN’

‘Evliyaya uğramaz ise yolun’ Monoton bir hayat içerisinde tek düze bir yaşam tarzını benimseyen insanlarımız, ekmek ve geçim derdiyle boğuşurken, bizi manevi huzura kavuşturacak olan vesilelerden de habersiz kaldı. Çoğu zaman ihmalkârlığından veya gafletinden dolayı, içsel tekâmül yollarını araştırmadı ve kendi kendisini hep ham kalmaya mahkûm etti.  Tasavvuf yoluyla nice gönüller, ilahi aşkla huzura ererken; niceleri de bu berrak pınardan nasibini alamadı. Zira kendisinden, ibadet ve taat yönünden, ilim ve irfan yönünden, aşk ve şevk yönünden üstün olduğunu bildiği halde, kâmil bir mürşide bir türlü teslim olamadı. Kendi dağlar kadar büyük kusurlarıyla uğraşmaktansa... Devamını oku
Sorularla Tasavvuf Dervişlerin Halleri Ariflerden İnciler Manevi Gündem Hizmet - Denge Gönül Mekanları
1
2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize