Sorularla Tasavvuf Dervişlerin Halleri Ariflerden İnciler Manevi Gündem Hizmet - Denge Gönül Mekanları
2016-03-03 18:43:02 Yönetici 0 Yorum

SABRIN GÜZELİ

Sabr-ı Cemîl

Ya’kûb aleyhisselâmın, oğlu Yûsuf aleyhisselam için ettiği içli feryâdı dillere destân olmuştur. Bunu, Yûnus Emre’miz şöyle dile getirir:

Ben bir Ya’kûb idim kendi hâlimde
Mevlâ’nın ismi var idi dilimde
Kaybettim Yûsuf’u Kenan ilinde
Ağlar Ya’kûb ağlar: Yûsuf’um diye!
Yûsuf’um götürüp al kan ettiler
Kurtlar yedi diye bühtân ettiler
Yûsuf’un gömleğin bilmem n’ettiler
Ağlar Ya’kûb ağlar: Yûsuf’um diye!


Böylece gözyaşı döken Ya’kûb aleyhisselâma artık sabretmekten başka bir şey kalmamıştı. Nitekim hiç kimseye hâlinden şikâyet etmeden sabretti ve: “Ben, sıkıntımı, keder ve hüznümü sâdece Allâh’a arz ediyorum.’ dedi…” (Yûsuf, 86)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellem Efendimiz, Cebrâîl aleyhisselâma sordular:
- Yakûb’un Yûsuf’a olan hicrânı ne dereceye varmıştı? Cebrâîl aleyhisselâm da:
- Evlâdını kaybeden yetmiş annenin toplam hicrânına! Cevâbını verdi. Rasûlullah -sallallâhu aleyhi vesellem Efendimiz:
- O hâlde onun sevâbı ne kadardır? Diye sordular. O da:
- Yüz şehîd sevâbıdır. Çünkü O, Allâh’a bir an bile sû-i zan beslemedi, dedi. (Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, IV, 570)

İşte bu sabır, “sabr-ı cemîl” idi.

Sabr-ı cemîl, başa gelen belâ ve musîbetleri hiçbir şekilde kullara şikâyet etmeden, feryatsız, şikâyetsiz, metânetli ve mütevekkil bir şekilde karşılamak demektir. Şâyet Allâh, kullarına şikâyet edilirse sabır husûsiyetini kaybeder. 

(Allah’ı kuluna şikâyet; “Eyvah! Mahvoldum! Başıma bak neler geldi, şöyle oldu, böyle oldu…” diye yakınmada bulunmaktır.)

GÜLİSTAN

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize