Sorularla Tasavvuf Dervişlerin Halleri Ariflerden İnciler Manevi Gündem Hizmet - Denge Gönül Mekanları
2016-03-04 10:33:07 Yönetici 0 Yorum

BAYRAMINIZ BAYRAM OLA!

TEBRİK

8 Ağustos 2013 Perşembe günü, Ramazan Bayramı’nın ilk günüdür. Gülistan Dergisi olarak, tüm mümin kardeşlerimizin Ramazan Bayramı’nı tebrik eder, hayırlar ve esenlikler dileriz. 


Ramazan’ın dünyadaki ücreti, Bayram!

“Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem: ‘Ramazan’ın son günü Allah Teâlâ, oruç tutanları affeder, buyurunca, Âshab-ı kiram:
- Ya Resûlellah! O gün Kadir Gecesi mi? Diye sual etti. Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
- Bilmez misiniz ki iş yapana, işi bitirdiğinde ücreti verilir.” (Beyhakî)

Efendimiz aleyhissalatu vesselam buyurur: “Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini, sevabını Allah’tan umarak ibadetle ihya edenlerin kalbi, -bütün kalplerin öldüğü günde- ölmeyecektir.” (İbn-i Mace)

Behlül Dana Hazretleri buyurur ki: “Gerçek bayram yeni elbise giyene değil, Allah’ın azabından emin olanadır.” Gerçek bayram, Hakk’ın bizden razı olmasıdır. Dolayısıyla bilhassa bu sevinç günlerinde yetim, kimsesiz, fakir ve muhtaçları sevindirelim ki, ilahî rahmet ve merhamet tecellilerinden nasip alabilelim.

Hakikî bayramlar, sıla-i rahimde bulunmak, geçmişlerimizi hayırlarla sevindirmek, îman kardeşliğini toplum nezdinde yaşatmak gibi nice sorumlulukların yerine getirilmesine vesile olan, bütün toplumu kucaklayıcı ibadet günleridir.

Önemli bir husus olarak belirtmekte fayda vardır ki İslam’ı yaşamak sadece Ramazan ayına ve belli günlere mahsus değildir; ömürlük bir takva hayatıdır. Bu bakımdan Ramazan’dan sonraki aylarda da zamanımızı salih amellerle geçirmek için gayret sarf etmeliyiz ve gafletten sakınmalıyız.

Şeytan, askerlerini Peygamber Efendimiz (sav)’in ümmetini bu çok büyük rahmet ve mağfiretten alıkoymak için lezzet ve şehvetlerle meşgul etmeye gönderdiğinden, o gün çok dikkatli olmak gerekir. Çok gezmekten, çok yemekten ve eğlenmekten sakınmak lazımdır. 

Tekrar dalâlete, isyana ve günaha batarak, Ramazan’da kazandığımız bu devleti elimizden kaçırmayalım. Ya varız, ya yokuz! Affolunmuşluk kadar büyük bir nimetten sonra, İblis’e uyanlara şaşılır. 

Şevval Orucu’nu Unutmayalım 

Onbir ayın sultanı Ramazan ayına elveda demekle, oruç tutmaya da elveda dememeliyiz. Oruçla elde ettiğimiz güzellikleri korumak ve nefsimizi temizlemek adına; arada bir de olsa, oruç tutmaya devam etmeliyiz. Oruç tutmak, sadece Ramazan ayında farz kılınmıştır, fakat Ramazan dışında da tutulacak oruçlar vardır. 

Meselâ, Sevgili Peygamberimiz, haftanın Pazartesi ve Perşembe günlerinde oruç tutmaya özen gösterirdi. Yine Muharrem, Recep ve Şaban aylarında, oruca daha bir ağırlık verirdi. Biz de ne kadarına güç yetirebilirsek, bu güzel ibadete devam ederek, hayır ve bereketinden faydalanmaya çalışalım.

İşte, bu nafile oruçlar içerisinde, Şevval ayı orucunun çok müstesna bir yeri vardır. Ramazan ayından sonra Şevval ayında altı gün oruç tutmak da bu sünnet olan oruçlardandır. 

Peygamber Efendimiz (sav), “Kim, Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilâve ederse sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur.” buyurarak, bizleri Şevval ayında altı gün oruç tutmaya teşvik etmişlerdir. Bu oruç, peş peşe tutulabileceği gibi ara verilerek de tutulabilir. 

Şevval ayı bir kısım dini olayların cereyan ettiği özel bir aydır. Önce Hac hazırlığını hatırlatır bu ay. Ramazan’dan sonraki aylar zaten hac ayları sayılır. Kur’an-ı Kerim ‘hac ayları’ adını veriyor bu aylara. Nitekim, hacı adaylarımız tatlı bir heyecanla yol hazırlığına girerler, yola çıkıncaya kadar da meraklı sorular sorar, hac ibadetlerini kusursuz yapmak için bilgi toplamaya çalışırlar. 

Tabii, Şevval ayının bir de kendine mahsus orucu olduğunu da unutmazlar. Hem öyle oruç ki, bu ayda altı gün oruç tutan, sanki bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaba nail olur, bir sene nafile oruç mükâfatına kavuşabilirler.

Ramazandan sonra Şevval ayında tutulan altı günlük orucun, bir yılı oruçlu geçirmiş gibi olmasını, Âlimler; Hz. Ebu Hureyre’den rivayet edilen, "Âdemoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenabı Hakk’ın bu husustaki sünneti şudur:) Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar. Allah Teâla Hazretleri (bir hadis-i kutside) söyle buyurmuştur: 

“Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terk etti.” (Kütüb-i Sitte/3082) hadisine dayandırarak; Ramazanda tutulan 30 gün orucu 10’la çarpınca 300 eder. 6 gün de Şevval orucunu 10’la çarpınca 60 eder. Toplayınca 360 gün eder. (Kameri ay hesabına göre yıl 360 gündür) şeklinde değerlendirmişlerdir.

Aslında bu gibi mânevî konularda esas olan, o işi ihlâsla yapmak, büyük bir gönül arzusu ile talip olmaktır. Bâzen öyle oruçlar olur ki, tutanın gönlünde beslediği derin ve sâfî ihlâs yüzünden 360 gün değil, belki 360 senelik nâfile oruç sevabını alabilir. İhlâs ile kim ne isterse Rabbimiz onu verebilir. Bu bir niyet, yorum ve ihlâs meselesidir.

Biz de sâfi bir niyetle altı gün orucumuzu tutarsak, belki Rabbimiz bu niyetimize, bu bağlılığımıza bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaplar ihsan edebilir, hatâlarımızı affedebilir. 

Altı gün orucu tutarken, kazaya da niyet ederseniz hem kazanız ödenmiş olur hem de Şevval ayında oruç tutma sevabına kavuşmuş olursunuz.

Dipnot: Müslim, Sıyam, 204; Tirmizî, Savm, 53; Ebû Davud, Savm, 58. 

 

GÜLİSTAN

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize