Parantez Hayat Sermayesi Kulluk Sanatı Yansımalar İnsan'a Doğru Tefekkür Bahçesi Fikir Meydanı Mihenk Taşı Kalbin Dili Mesneviden Hikayeler
2016-03-04 12:45:12 Yönetici 0 Yorum

YAŞATAN BİR İKSİR OLARAK ‘SEVGİ’

Sevgisizlik acı çektirir!

Sevgi nedir?

“Bir alkoliğin karısı, kocasının artıklarını toplar. O, buna ‘sevgi’ der. Fakat bir psikolog bunu, ‘karşılıklı bağımlılık’ diye adlandırır. Anne baba çocuğun tüm isteklerine, ‘sevgi’ diyerek boyun eğer. Aile terapisti ise bunu ‘sorumsuz ebeveynlik’ diye adlandırır... O halde sevmek nedir? Sevgi nasıl bir davranıştır? Gerçekten bizim için sevgi, bir ihtiyaç mıdır? Sevginin gösterilmesi şart mıdır? Sevgi nasıl ifade edilmelidir? 

Sevgiyle büyümek 

“Yetiştirme yurduna getirilen terkedilmiş küçük çocukların, gün geçtikçe canlılıklarını yitirip duygusuzlaştıklarını ve sonra yalnızca bir yerde oturup durduklarını, yurda geldiklerinde zekâ düzeyi açısından normal olduklarını, fakat bir buçuk yıl içinde zekâlarında ciddi bir gerileme olduğunu fark eden Skeels, bunun nedenini araştırmaya karar verir. On iki çocuğu örnek olarak alır. Öteki çocukları olduğu gibi bırakır. Ancak epeyce gürültü kopar çünkü yetkililer bunu yapmasını istemezler.

Bu on iki çocuğu, zekâca gelişmemiş kızların olduğu bir yurda götürür ve çocuklardan her birini bakması için kızlardan birine verir. Kızlar, zeki değildir ama sevecendirler. Skeels’nin bu terkedilmiş çocukları verdiği kızlar, çocukları içtenlikle severler ve günün birinde çocuklar ayrılıp otobüse binerken, üzüntüyle ağlarlar. İleriki yıllarda, yurtta bırakılan denetim gurubundaki çocukların bazılarının akıl hastası, bazılarının geri zekâlı bir durumda bir hastanede tedavi altına alındığı müşahede edilmiş. Oysa zekâca geri olan kızların ilgilendiği çocukların tümü evlenmiş, yalnızca biri boşanmış, hiç biri devletten yardım almamış ve hepsi kendi geçimlerini sağlayabiliyormuş.” 

Bu değişimle ilgili olarak Leo Buscaglia, ‘Değişen tek şey, “Birisi beni gördü. Birisi bana dokundu. Birisi beni duyumsadı. Birisi bana birazcık ilgi gösterdi” olgusuydu… Bir sürü çok zeki çocuk, zekâdan başka şeyleri olmadığı için bir yere ulaşamazlar. Buna karşılık sıradan ama sevecenlik dolu, insana coşku veren, iyi yürekli ve güvenilir birçok çocuk tanıyorum. Bunlar başarılı olmaya adaydır’ demektedir. 

“Araştırmacılar, hayatın ilk yıllarında anne baba sevgisinden mahrum yetişen çocuklarda, bazı ortak yanlar tespit etmişlerdir: İlgisizlik, vurdumduymazlık, insanlara sokulamama, kolay kolay arkadaşlık kuramama, öğrenmeye ilgisizlik, okulda başarısızlık, düşünme ve kavramada zayıflık, okuldan kaçma, hırsızlık, sonraki yıllarda suça yönelme vb. gibi… 

Bu kişilerin kendilerine sevgi gösterildiğinde, kuşkulu ve duyarsız davrandıkları gözlemlenmiştir. Ayrıca mahkûmlar ve ruh hastaları arasında yapılan benzer bir araştırmada, ana ve babasızlık nisbeti yüksek bulunmuştur. Bilhassa depresyon ve intihar eğilimi gösteren kimselerin, geçmişlerinde anne ölümü yüksek bulunmuştur.” 

Çocuklarda, büyüme ve gelişmenin ilk devresinde öncelikle anneye ve sonra da babaya büyük vazifeler düşmektedir.

Sevgisizlik acı çektirir

Peki, sadece küçüklerin mi sevgiye ihtiyacı vardır? Hayır elbette… Yeterince sevgi alamamak, tüm insanlara acı çektirir. Uzmanlar, nörotik (normal dışı) davranışların, hatta zihinsel bozuklukların sıklıkla, sevgi eksikliğinden kaynaklandığını belirtmektedirler. Psikologlar sevildiğini hissetmenin, insanın birincil derecedeki duygusal ihtiyacı olduğu sonucuna varmışlardır. 

İnsanın bu sevgiye susamışlığını Rus romancı, şair ve oyun yazarı Ivan Turgenyev, şöyle ifade etmektedir: “Bütün zekâmı, yeteneğimi, şöhretimi ve eserlerimi akşam eve zamanında gelip gelmeyeceğimi merak eden bir kadın için feda edebilirim.”

İşte hepimizin doğal ihtiyacı olan ve yokluğu yıkıma neden olan sevgiyi, birbirimize ne kadar sunuyoruz acaba?

‘Eğer, çünkü, rağmen sevgisi’

Masomi Toyotome adlı bir Japon yazara göre: “Sevgi üç türlüymüş. Birisi, ‘Eğer’ türü sevgi. Eğer, başarılı ve önemli bir kişi olursan, eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan, eğer şöyle yada böyle olursan seni severim. En çok rastlanan bu sevgidir” diyor yazar. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır. Evliliklerin çoğu bu tür sevgi üzerine kurulduğu için yıkılıyormuş. İkincisi ‘Çünkü’ türü sevgi. Seni seviyorum çünkü çok güzelsin, yakışıklısın, zenginsin, bana güven veriyorsun. Üçüncüsü ‘Rağmen’ türü sevgi. Seni bilgisizliğine rağmen, fakirliğine rağmen, kusurlarına rağmen seviyorum. İşte şarta bağlı olmayan, karşılık beklemeyen bu sevgi, insanı mutlu edebilir ve gerçek sevgi budur” diyen yazar, insanların bu tür sevgiye susadığını belirtiyor.

İnsanın içindeki sevgi deposu

Susadığımız sevgiyi yeterince elde edemeyişimiz, Dr. Ross Campbell’in tabiriyle içimizdeki sevgi deposunun, zamanla boşalmasına neden olacaktır. Dr. Ross Campbell, “Her çocuğun içinde, sevgi ile doldurulmayı bekleyen bir deposu vardır. Bir çocuk, gerçekten sevildiğini hissederse normal olarak gelişecektir. Fakat sevgi deposu boş olduğu zaman çocuk, yanlış davranışlarda bulunacaktır. Çocukların yaramazlıklarının çoğunun sebebi boş bir ‘sevgi deposu’dur.” demektedir. 

 

Dr. Gary Chapman da bu hususta şöyle der, “Sevgi için duyulan duygusal gereksinim, yalnızca bir çocukluk olgusu değildir. Bu gereksinim bizi, yetişkinliğe ve evliliğe kadar izler. Âşık olma deneyimi, bu ihtiyacı geçici olarak karşılar. Fakat âşık olma saplantısının zirvelerinden inilince, sevgi için duyulan gereksinim yeniden su yüzüne çıkar. Yaşadığımız sürece sevgiye gereksinim duyacağız.” 

Dr. Chapman, “Yanlış davranışlar, kabuğuna çekilmeler, acı sözler ve eleştirel bir ruh, boş bir depodan dolayı meydana gelir. Onu doldurmanın yolunu bilirsek, pek çok ilişkiyi kurtarılabiliriz” der. Bu da karşı tarafa, sevildiğini hissettirmek için onun sevgi dilini bilmeyi icap ettirir. 

Sevgi ve ilgi başarıyı arttırır

“Ellis Page sevgi konusunda bir araştırma yapmış ve sınıfını A, B, ve C olarak üç guruba bölmüş. A grubunun her ödev kâğıdına yalnızca bir not vermiş. B grubunun ödev kâğıtlarına, notun yanı sıra birer de sözcük eklemiş, ‘iyi, güzel, başarılı’ gibi. C grubunun her kâğıdına küçük birer mektup yazmış. Örneğin: “Sevgili Johnny: Sözdizimin çok kötü. Gramerin inanılmayacak kadar yanlış... Ama biliyor musun dün gece karımla konuşurken ‘Sally, Johnny’nin ödevi çok güzel düşüncelerle dolu ve ben de bunu geliştirmesi için kesinlikle ona yardımcı olacağım’ dedim. Sevgilerle Öğretmenin.” 

Ödevi çok başarılı olan bir öğrencisine de ‘Teşekkür ederim. Beni sürekli şaşkına çeviriyorsun. Çok güzel düşüncelerle dolu, başarılı bir ödev. Bu başarını sürdür. Bir sonraki ödevini, sabırsızlıkla bekleyeceğim’ diye yazmış. Bir süre sonra istatistiksel bir inceleme yapmış. A gurubu öğrencilerinde hiçbir değişiklik olmadığını, B gurubunda da öğrencilerde ilerleme olmadığını görmüş. Ama C gurubunun çok gelişip, ilerlediğini gözlemlemiş.”

Seven, sevdiğini söylesin

Abdullah bin Serces radıyallahu anh, bir gün Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme: 
- Ben Ebu Zerr radıyallahu anhı seviyorum, demişti. Peygamberimiz:
- Bunu kendisine bildirdin mi? diye sordu.
- Hayır, diye cevap verdi Abdullah radıyallahu anh. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem:
- Öyleyse onu haberdar et, buyurdu. Abdullah radıyallahu anh, bu tavsiye üzerine kalkıp Ebu Zerr radıyallahu anhın yanına gitti ve ona:
- Ben seni Allah için seviyorum, dedi. Ebu Zerr radıyallahu anhta:
- Beni kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin, cevabını verdi. Abdullah radıyallahu anh, daha sonra Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin yanına geldi ve Ebu Zerr radıyallahu anh ile aralarında geçen konuşmayı nakletti. Allah Resulü:
- Sevmekte olduğu gibi, sevdiğini söylemekte dahi sevap vardır, buyurdu.

Yeri geldiğinde sevgi hal diliyle ifade edilmelidir. Bu çocuk olsun büyük olsun, eş olsun, arkadaş olsun fark etmez. 

Hazreti Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, bir keresinde torunu Hasan radıyallahu anhı öptü. O sırada bir adam:
- Benim on çocuğum var, daha bugüne kadar hiçbirini öpmedim, dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, ona baktı ve sonra şöyle buyurdu:
- Merhamet etmeyene merhamet olunmaz. (Buhari)

Sevgi iksiri

Sevgi iksirini yudumlamış ruhlar, sevdiklerini kendilerine tercih ederler. Abdulkadir Geylani kuddise sirruhu hazretleri: “Seven sevdiğinden hiçbir şeyini gizlemez, bilakis her şeyde onu kendisine tercih eder, önceliği ona verir” buyurmuştur. 

Sevgi iksirini yudumlamış olanlar, bir hocamızın dediği gibi: “…Kardeşinin karnı doysun diye, kendi kaşığını boş götürüp getiren ve bu durumu görmesin diye de mumu söndürüp odayı karartan ve çizdiği bu nurdan tabloyla gökteki melekleri dahi hayrete sevk eden sahabe gibi olur. Ve yine son anda, ölümle pençeleşirken, kurumuş dudakları bir yudum su hasretiyle titrerken dudağına kadar gelen suyu, yanındaki kardeşi ‘su’ dedi diye elinin tersiyle itip, kendisine su vermek isteyene, başıyla orayı işaret eden ve ‘Kendileri çok muhtaç olmalarına rağmen kardeşlerini kendilerine tercih ederler’ ilahi mesajının nüzulüne sebep olan sahabe gibi…” 

AYTUN B. BİRİNCİ

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize