Parantez Hayat Sermayesi Kulluk Sanatı Yansımalar İnsan'a Doğru Tefekkür Bahçesi Fikir Meydanı Mihenk Taşı Kalbin Dili Mesneviden Hikayeler
2016-03-23 10:30:44 Yönetici 0 Yorum

ER MEYDANINDA AŞK DESTANI

‘Yitirilmiş dizelerin sonu bir türlü gelmezmiş;
Bu aşka düşenlerin yüzü mütebessim; kalbi hüzünlüymüş…’


İnsan! Kâinâtın en şerefli varlığı… Buna rağmen aynı tıynetten olmakla beraber; kimi meleklerden üstün; kimi aşağıların aşağısı… Çünkü kimi ‘ulvî sevdalarda; kimi süflî yangınlarda…
Yaşıyor işte…
Hepsi bir şeyin peşinde ama bilmiyor…
Biliyor ama yapmıyor…
Bildiği gibi yaşıyor… Veya bilmediği halde kendini biliyor sanıyor… Ciltler dolusu okuyor ama icraâte düşmeyince; ve gizli bir ‘ene’ içine geliyorsa kayboluyor…. Yavaş yavaş meydan ‘er’lere kalıyor… ‘Er’lere; er meydanında aşk destanı yazanlara kalıyor…
Gözyaşlarıyla iman tohumlarını filizlendirip koca çınara dönüştüren; aşk ateşini yakıp koca ummanda bir inci olmaya tâlip; erler kalıyor meydanda…

Derdi nefsini yenmek olan; hep ‘benim’ demeyen, kardeşini hor görmeyip kendisi yüce sevda peşinde olduğu halde, nefsini en kötü bilenler kalıyor meydanda… İlmiyle amel eden, muhlisler kalıyor bu aşk destanında…

Emre itaat edip nehiylerden kaçan; halkın arasında Hakk’la olan; kınanmaktan korkmayan, teşekkürü beklemeden sadece Allah için iyilik yapan Allah’ın erleri kalıyor…

Kendisi için, ailesi için, ümmet-i Muhammed için bir şeyler yapmaya çalışan, bencil olmayan, gece fedakârlık yapıp Rabbiyle başkaşa kalan, kıyam, rükû ve secdelerini sadece Allah’a has kılan erler kalıyor…

Günahı yılan gibi gören; bazen nefsine hoş gelse de hemen istiâze çekip ‘Ben Âlemlerin Rabbı olan Allah’tan korkarım’ diyen yiğitler kalıyor…

Cenk başlıyor…
‘Allah Allah Allah…’ sesleri yankılanıyor semalarda… Korkmayan, gevşemeyen erler aşk destanı yazıyor er meydanında… Kimi sürekli vesvese veren şeytanla savaşıyor, kimi en büyük düşman nefsiyle çarpışıyor. Kimi geçmiş günahlarının affı için yalvarıyor Rabbi’ne: ‘Allah’ım sen beni bağışlamazsan esir düşeceğim nefsimin eline, beni bana bırakma Rabbiim!’ diye niyaz ediyor…

Kimi, dünyaya çağıran her türlü servete, şöhrete ve güzelliğe tutuyor kılıcını… Kimi sürekli gönülde olan makam ve mevki hastalığından kurtulmak için uğraşırken; aynı derdle muzdarîb olanların bir kısmı emri altındakilere zarif bir kuşu incitmemek misali uğraşır gibi çabalıyor…

Er Meydanı’ndaki aşk destanının seslerini herkes kendi gönlünde duyuyor…

Savaştan sonra yorulmak yok! Cenge devam, aşka devam… Kardeşlerle bütünlük için dünyaya iyiliği emre devam… Kendisi için istediğini; tüm kardeşleri için istemeye devam… Dünya’da ilâhî emirlere itaat eden bir duruşla durmaya çalışan; hata yaptığında hemen tövbe eden; kötülüklerle cenk hâlinde olduğu halde; kendisini toplumdan tecrit etmeyen, insanlara ve canlılara yardım etmeye çalışan erler ne de güzel bir aşk meydanındalar…

Kimseler görmez ve bilmez… Bu derde düşenler yâridir onların… Yoldaşlarla er meydanında aşk destanı yazmaya devam… ‘Gazâmız mübârek olsun efendim’ diye selamlaşmaya devam… İyilikte sebâta; kötülükten kaçınmaya devam… Er olup; aşka destan yazmaya devam… Vesselâm…

 

AYŞE SERRA KARA (İLAHİYATÇI - EDEBİYATÇI)

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize