Hz. Peygamber İslam Büyükleri Tarih Kıssa Kuran'ın Işığında Sahabeden Esintiler
2016-03-23 11:01:09 Yönetici 0 Yorum

DUA’NIN KABUL ŞARTI

Ebu Hureyre radıyallahu anhudan rivayet edildiğine göre, Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ temizdir; sadece temiz olanları kabul eder. Allah Teâlâ peygamberlerine neyi emrettiyse müminlere de onu emretmiştir. Cenab-ı Hak peygamberlere:
‘Ey peygamberler! Temiz ve helâl olan şeylerden yiyin, iyi ve faydalı işler yapın!’ buyurmuştur. Müminlere de: ‘Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin’ buyurmuştur.”

Resul-i Ekrem daha sonra şunları söyledi: “Bir kimse, Allah yolunda uzun seferler yapar. Saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açarak: “Ya Rabbi! Ya Rabbi!” Diye dua eder. Hâlbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir!” (Müslim, Zekât, 65; Tirmizî, Tefsîru’I-Kur’ân, 3)

Hadisin Önemi

Bu hadis, İslâm hükümlerinin dayanaklarından olan ve helallerden istifade edip haramlardan sakınmada esas teşkil eden hadislerdendir. Ayrıca, kendisi için sevdiğini Müslüman kardeşi için de seven, kendisi için sevmediğini Müslüman kardeşi için de sevmeyen, helâl ve temiz olana talip olup dinin yasak sınırlarında duran mesut fertlerden meydana gelen örnek bir toplum oluşmasında, bu hadis-i şerifin ehemmiyeti pek büyüktür.

Açıklamalar

Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem, Cenab-ı Hakk’ın, içi dışı temiz insanlara değer verdiğini belirtmekte, görünüşü temiz olmayan; yediği, içtiği, giydiği, kuşandığı haram olan insanların Allah katında bir değeri bulunmadığını anlatmaktadır. Bu gerçeği ortaya koymak için söze önce Cenab-ı Hakk’ın temiz olduğunu, temiz olmayan hiçbir şeyi kabul etmediğini anlatarak başlamaktadır. Her türlü kusur ve noksandan münezzeh olan Allah-u Teâlâ, kulunun her türlü çirkinlikten, ahlâksızlıktan arınmasını, onun kazancının helâl yollardan elde edilmiş temiz kazanç olmasını arzu etmektedir.

İnsanın çok hayır yapması, parasını, servetini dinin uygun gördüğü yerlere harcaması güzel davranışlardır. Bu güzel işlere vesile olan servetin mutlaka temiz olması, temiz yolla kazanılması şarttır. Haram ticaret yollarıyla kazanılmış bir servetin tamamı Allah yolunda harcansa, bunun hiçbir değeri yoktur; zira Allah Teâlâ “Sadece temiz olanları kabul etmektedir.”

Yiyeceklerin, içeceklerin, giyeceklerin, Allah yolunda harcanacak malların temiz ve helâl olması bakımından, peygamberler ile müminler arasında hiçbir fark yoktur. Nitekim Allah Teâlâ peygamberlerine, “Ey peygamberler! Temiz ve helâl olan şeylerden yiyin, iyi ve faydalı işler yapın!” (Mu’minun; 51) buyurduğu gibi, müminlere de: “Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin.” (Bakara; 172) buyurmuştur.

Hadiste anlatıldığı üzere, bir kimse, din uğrunda savaşmak için canını ortaya koysa, “Saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette” dinine hizmet etmek için uzun seferler yapsa bile, haram lokma ile beslendiği takdirde, onun bu fedakârlığının değeri yoktur. Midesinde haram lokma bulunan kimsenin ibadeti de duası da kabul olunmaz. Duanın iki kanadı olduğunu unutmamak gerekir; biri helâl yemek, diğeri doğru söylemektir.

Müslümanı dünyanın en temiz insanı yapan, sadece inancı değildir. Onu diğer insanlar arasında en üstün ve en temiz yapan şey, dinin emirlerine uygun olarak yaşaması, temiz ve helâl gıda ile beslenmesi ve böylece hem maddesinin hem de manasının temiz olmasıdır.
Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin “Elbette Allah temizdir ve ancak temiz olan şeyleri kabul eder” sözü, amellere, mallara, sözlere ve inançlara şamildir. Tabii ki, Allah Teâlâ temiz olup gösteriş ve gurur gibi fesat unsurlarından uzak, iyi amelleri kabul eder. Peygamberimiz temiz ve helal kazançtan zekât ve sadaka verilmesini emretmiş ve “Allah, helâl ve temiz olandan başkasını kabul etmez.” buyurmuştur.

İbni Receb, Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin “Allah iyi amelden başkasını kabul etmez” hadisinin genel bir izahından sonra, şöyle demiştir: “Müminin kalbinde yerleşen iman ile kalbi, dilindeki zikir ile dili, imanın semeresi olarak meydana gelen amellerle de bütün uzuvları, sonuçta müminin tamamı temizdir.”

Amel nasıl iyi ve makbul olur?

Şüphesiz müminin amelinin makbul olmasının en önemli sebeplerinden biri, yediğinin helâl ve temiz olmasıdır. Çünkü hadis-i şerif amelin makbul olmasını helâl yemeğe bağlamış, haramın ameli bozup kabulüne engel olduğunu beyan etmiştir. Zira Peygamber sallallahu aleyhi vesellem “Elbette Allah temizdir, temiz olanı kabul eder” ifadesinden sonra, sözüne şöyle devam etmiştir; “Allah-u Teâlâ, Peygamberlerine neyi emrettiyse müminlere de onu emretmiştir. Cenab-ı Hak Peygamberlere “Ey peygamberler, temiz ve helâl olan şeylerden yiyin, iyi ve faydalı işler yapın!” (Mu’minun; 51) buyurmuştur. Müminlere de “Ey iman edenler, size verdiğimiz rızıkların temiz olanından yiyin.” (Bakara; 172) buyurmuştur.

Bunun manası şudur; Peygamberler ve ümmetleri helâl yiyip iyi amel yapmakla memurdurlar. Yemek helâl ise amel de iyi olur. Yemek haram ise amel nasıl makbul olacaktır!

Taberanî’nin rivayet ettiğine göre, İbni Abbas radıyallahu anhu şöyle demiştir: “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yiyin.” (Bakara; 168) ayet-i kerimesi, peygamberin yanında okundu. Sad b. Ebî Vakkas kalkıp “Ya Rasulellah, duamın kabul olması için Allah’a dua eder misin?” dedi. Peygamberimiz ‘Yiyeceğini helâl ve temiz tut, duan kabul olur. Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki kul, karnına koyduğu bir lokma haramdan dolayı, Allah onun kırk gün amelini kabul etmez. Hangi kulun eti de haramdan biter (gelişirse) ona cehennem daha uygundur.” buyurdular. Ebu Yahya ve Mücahid’in rivayetine göre, İbni Abbas, “Allah, karnında haram bulunan kişinin namazını kabul etmez.” buyurmuştur.

 

DUANIN KABUL OLMASININ VESİLE VE ŞARTLARI

a)Uzun yola çıkıp misafir olmak

Misafir olmak duanın kabulünü gerektiren sebeplerdendir. Ebû Dâvûd, İbn Mâce ve Tirmizî’nin Ebû Hureyre'den rivayet ettiklerine göre, Peygamberimiz sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Makbul olduğunda şüphe bulunmayan üç dua vardır: Mazlumun duası, misafirin duası, babanın çocuğuna olan duası.” Yolculuğun uzaması, duanın kabulüne daha da etkili olmaktadır. Çünkü sıkıntılar içinde, uzun süren gurbet hayatı, daha fazla tevazu ve alçak gönüllülüğün bulunduğu durumlardır. Bu da duanın kabulünün en önemli sebeplerindendir.

b) Giyimde tam bir tevazu içinde olmak

Meşhur bir hadisinde, Peygamberimiz sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Eski elbiseli, saçı başı dağınık, eli yüzü tozlu, kapılardan kovulmuş öyleleri vardır ki, ‘Bu şöyle olacak!’ diye yemin etseler, Allah onların dediğini yapar (kabul eder.)” Yine, Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem eski elbiseler içerisinde, tam bir tevazu ve yakarışla yağmur duasına çıkmıştır.

c) Elleri göğe doğru kaldırarak yalvarmak

Bu, duanın adabındandır. Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve Tirmizî’nin Selman-ı Farisî’den rivayet ettiklerine göre, Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki Allah, diri, hayâlı ve cömerttir. Kişi ellerini Allah’a kaldırdığı zaman, Allah onu boş ve mahcup olarak geri çevirmek istemez.” Peygamber sallallâhu aleyhi vesellem bir yağmur duasında, koltuğunun altındaki beyazlık görününceye kadar ellerini kaldırmıştır. Yine, Bedir günü, Allah’tan yardım dileyip dua ederken, ellerini kaldırmış, hatta omuzlarından ridası (cübbesi) düşmüştür.

d) Samimi ve ısrarlı olmak

Bu, Allah’ın Rab oluşunu çok zikir ve tekrar etmekle hâsıl olur. Duanın kabulünde istenen en önemli sebeplerden biri de budur. Bezzar’ın Aişe validemizden rivayetine göre, Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Kul dört kere Yarabbi (ey Rabbim) derse, Allah ‘Buyur (iste) kulum ne istersen verilecektir’ der. ”

Duanın kabul edilmesine engel olanlar

Peygamberimiz bu hadisinde; yeme, içme, giyme ve her çeşit gıdalarda harama dalmanın, duanın kabul edilmesine engel olacağına işaret etmiştir. Peygamberimizin hadisteki (bunun duası nasıl kabul olacak?) gibi hayret sorusuyla, tamamıyla reddolunur dememişse de kabul olma ihtimalinin çok zayıf olduğu mesajını vermiştir.

Dua ibadetin özüdür

Çünkü dua eden insan, Allah’tan başkasından ümidini keserek Allah’a dua etmektedir. Bu ise tevhid ve ihlâsın hakikati olup bunun üstünde ibadet yoktur. Hadis-i şerif, helâl kazançtan Allah yolunda harcamayı teşvik edip helâl olmayan harcamalardan sakındırmaktadır. Duasının kabul olmasını isteyen kimse, yeme içme ve giymesinin helâl olmasına dikkat etmelidir. Allah müminlerin helâl ve temiz olan mallarından yaptıkları hayırları kabul ederek kazançlarına bolluk ve bereket vermektedir.

 

GÜLİSTAN

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize