Şiir Edebi Yazılar Genç Köşe Sıradışı Olaylar Takvim Hikmetli Sözler Tavsiye Edilenler Sizden Gelenler
2016-03-28 15:51:46 Yönetici 0 Yorum

KÖKENİ ESKİ BİR MODERN ÇAĞ HURAFESİ

Her 14 Şubat günü bir burukluk olur içimde. Hüzün kaplar içimi, ruhum daralır. Dünyanın Sevgililer Günü’nü kutladığı 14 Şubat’ta, benim niye içim daralır, neden sıkılıyor olabilirim ki? Nedenini merak mı ediyorsunuz?...

Bazıları fikir yürütmeye başlamış bile olabilirler. Bir sevgilim olmadığı için üzüldüğümü, ruhi buhranlar yaşadığımı düşünebilirler. Sevgilim olduğunu fakat hediye alamadığım için üzüldüğümü sananlar bile çıkabilir. Böyle kritik durumlardan bitap düşen bir sürü genç var nihayetinde, öyle değil mi?

Lise çağlarında, bir sevgilisi olmadığı için 14 Şubatta üzgün olan kızlarımızın olduğunu bilmeyenlerimiz yoktur herhalde! Ya, sevgilisiz bir 14 Şubat geçirecek olması sebebiyle arkadaşları tarafından alay konusu edilen delikanlılarımız için ne demeli!...

İlk defa duyanlar, şaşırmasınlar efendim. Maalesef bunlar oluyor. Bir sürü gencimiz kendini buna kaptırmış durumda! Durum vahim anlayacağınız. Her geçen gün kendi değerlerimizden, köklerimizden uzaklaşıyoruz.

Sonradan uydurulmuş (bidat) bir hurafe, hiç de bizim kültürümüzde ve inanç sistemimizde olmayan, Sevgililer Günü diye adlandırılan bu ahir zaman fitnesi, artık ülkemizde alabildiğine yayıldı ve gençlerimizi İslam dışı yollara iten, tüketimi körükleyen bir fenomen haline geldi. Batılı para baronlarının ‘aptal’ yerine koydukları insanları sömürmek için kullandığı bir araç olarak varlığını sürdürüyor.

Sevmek günah değil elbette. Fakat erkek ya da hanım birbirine namahrem olan kimselerin, sevgili olmak adına, el ele dolaşmaları, ‘flört’ etmeleri günahtır.

İnsanların sevgilerini paylaşmak adına hediyeleşmeleri de güzeldir, şayet bu meşru sınırlar içerisinde gerçekleşiyorsa tabi. Fakat üzerinde düşünülmesi gereken, beni darlandıran asıl konu, ‘sevgililer günü’ diye bize dayatılan bu günde, milyonlarca kişinin çeşitli propaganda ve reklamlara kapılarak, hipnotize edilmiş kuklalar gibi gidip saçma sapan hediyeleri alma çabalarıdır. Şekilden şekile girmelerindeki gülünç ve acınası haldir. İnsanımızın ne yaptığını bilmeden, batılı pazarlama uzmanlarının elinde bir o yana, bir bu yana savrulmalarıdır.

Bu vatandaşlarımız, kutladıkları günün anlam ve önemi (!) hakkında bilgi sahibi oldukları kadar, kökeni hakkında da bilgi sahibi değildirler. Sahi, bu sevgililer günü nereden gelmiştir bize, kökeni nereye dayanır kutlayanlarımız hiç araştırmışlar mıdır? Bu modern sanılan, çürümüş eski hurafenin kökeninin Hıristiyanlığa oradan da putperest Yunan mitolojisine kadar uzandığını biliyor muydunuz?

“Sevgililer Günü olarak bilinen bu günün esas adı, Hıristiyan batı toplumlarında Aziz Valentin Günü’dür. Antik Yunanda, Ocak ayının ortasıyla Şubat ayının ortası arasındaki bölüme “Gamelion ayı” denirdi ve Putperest Yunan’ın Baş Tanrısı Zeus’la karısı tanrıça Heran’ın evlilik yıldönümü olarak kutlanırdı. Romalılarda bu adet değişim göstererek, 15 Şubatta kutlanan Lupercalia festivaline dönüştü.

Yarı çıplak ve keçi derisine sarılmış olarak resmedilen Luperculus adındaki ‘bolluk putu’nun şerefine Romalı tapınak rahipleri, şarap içip zıvanadan çıktıktan sonra, Roma sokaklarında çıplak bir halde koşmaya başlarlardı. Bu koşu sırasında, Romalı kadınlar bu çıplak rahiplere dokunmaya çalışırlar ve bunun doğurganlıklarını arttıracağına inanırlardı. Hıristiyanlığın gelmesinden sonra papazlar, tüm putperest adetlerde yaptıkları gibi bu saçma geleneklerini de hiç değiştirmeden aldılar.

Dinlerini kendi elleriyle bozan ve yanlışlıkları değiştirmek yerine bu yanlışlıkları Hıristiyanlaştırmayı seçen papazlar sayesinde, bu güne Aziz Valentin günü adı verildi. Bu günün aşkla meşkle ilişkilendirilmesi, Ortaçağda ortaya çıktı ve Fransız şairler, oturup bu günün âşıklar için önemi hakkında türlü hikâyeler ve hurafeler uydurdular. Bugün her tarafta sevgililer gününün kökeni başlığı altında anlatılan türlü hikâyeler, işte Ortaçağdaki bu işsiz güçsüz şair takımının, prenslerin gözüne girebilmek için uydurduğu masallardır.

Sonrasında, Amerikalı sanayiciler, böylesine bir hurafenin potansiyel tükettirme gücünü fark ettikleri için bu günde hediye verilmesi gerektiği kampanyasına başladılar ve ‘Aziz Valentin Günü’ bugünkü şeklini aldı.

1980’ler sonrası elmas endüstrisi, dünya çapında yaptığı seri kampanyalarla Sevgililer Günü’nde en güzel hediyenin mücevher olduğu propagandasına girişmiş ve yüklü miktarda ciro yapmıştır.” (1)


ENES AHMEDOĞLU

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize