Şiir Edebi Yazılar Genç Köşe Sıradışı Olaylar Takvim Hikmetli Sözler Tavsiye Edilenler Sizden Gelenler
2016-03-28 15:53:25 Yönetici 0 Yorum

İÇİMİZDEKİ DÜŞMAN

O, insanları; ilimden, bilimden, okumaktan, çalışmaktan, sorumluluklarından ve en önemlisi, düşünmekten alıkoyar! Aile içerisindeki samimiyeti ve muhabbeti yok eder! Komşu ilişkilerini zayıflatır, beyni uyuşturur, insanları tembelleştirir…

Bir düşünsek, aslında ne de lüzumsuz bir varlığı vardır. Ayrıca, bu aracı kullanarak, özümüze aykırı kültürler bizim kültürümüze gizliden muhalefet etmektedir.

Gece geç saatlere kadar uyutmaz, öğrencileri derslerinden geri bırakır, çocukların da gelişimini olumsuz etkiler. Bunun yanında, insanlar gelirlerinin bir kısmını da sürekli bunun için harcarlar. Artık bulunmadığı ev de neredeyse kalmamıştır…

Tanırsınız adı “Televizyon”dur. Bağımsız bir araştırma ekibinin Türkiye genelinde yaptığı bir ankette “Boş zamanlarınızda ne ile ilgileniyorsunuz?” sorusuna %85 oranında “Televizyon izliyorum” cevabı alınmıştır.

Peki, ya ne var bu televizyonda? Kaç tane yararlı program yada kanal sayabiliriz ki? Biz bu icadın zararlarından dolayı kötüleyince “Gerici” oluruz, Avrupa ve Amerika insanı ona “Aptallık Kutusu” dediği zaman da hak veririz. Çünkü onlar gibi yaşantımızı sürdürmeye çalışıyor, onları kendimizden üstün görüyoruz. Halbuki onlar, bu aracı kullanarak bize doğruyu yanlış, yanlışı doğru gibi göstermekte hiç zorlanmıyorlar.
Çocuklarımızın, gençlerimizin beyinlerini yıkayıp ar namus yoksunu kanal ve programları, sanki gayet normalmiş gibi gösterip, bu rezillikleri bize alıştırıp, sıradanlaştırıyorlar.

Bu durumu açıklayan M. Akif Ersoy'un şu sözü yerinde olacaktır:

Medeniyet dediğin soymaksa bedeni,
Desene hayvanlar bizden daha medeni.

Hem onların kültür ve seviyelerini neden kendimizden üstün görelim ki? Hangimiz dünyanın ilk üniversitesinin Sultan Alparslan'ın talimatıyla Bağdat'ta, Vezir Nizamül Mülk'ün kurmuş olduğu “Nizamiye Medresesi (1067)” olduğunu biliyoruz. Ayrıca, bu okullarda dini bilgilerin yanı sıra felsefe, astronomi, matematik gibi dersler de veriliyordu ve eğitim parasızdı. Kaçımız, 160 kadar ilmi eser yazmış olan Farabi'yi yada batıda bile “Tıbbın Hükümdarı” adıyla anılan İbn-i Sina'yı tanıyoruz?

Peki, ilk eczaneleri açanların ve ilaçlarla ilgili eserler yazanların müslümanlar olduğunu?... Neden tıbbi tabirler hep Latince? Hiç düşündük mü? Gençlerimiz neden sahip çıkmasın kültürlerimize! Neden sanki aciz kalmışız gibi düşünelim! …

Ya da şöyle mi sormak lazım; “Bu akşam hangi diziler var? Geçen hafta nasıl bittiler?” Çoğumuz az çok biliyoruz değil mi? Biz, aslında cahil bir toplum değiliz, hiç olmadık da. Ancak cahilleştiriliyoruz! Özümüzü unutturulup koyun gibi yaşamaya zorlanılıyoruz.

Bu tehlikeleri önceden görüp, “Bu şeytan icadıdır” derken, neyi düşündüklerini bilmediğimiz âlimlerimizi, bir nebze anlayabildiysek ne mutlu bize...

Keşke yeni nesil, bu kadar özünden gafil yetişmese...

Günümüze bakıyorum da bence Hocalarımız hakikatten de bir nebze de olsa yanılmışlar esasında. Bu içimizdeki düşman, şeytan icadı değil; meğer şeytanın ta kendisiymiş!


KUBİLAY BUDAK

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize