Şiir Edebi Yazılar Genç Köşe Sıradışı Olaylar Takvim Hikmetli Sözler Tavsiye Edilenler Sizden Gelenler
2016-03-28 15:55:45 Yönetici 0 Yorum

İLETİŞİM ÇAĞINDA İLETİŞİMSİZLİK!

Çağın nomofobik köle çocukları

İlk çıktıkları zaman sadece iletişim aracı olarak kullanılan cep telefonları, günümüzde dünyayı bir dokunuşla parmaklarımızın ucuna getirmiştir. Aklımıza gelebilecek her şey, akıllı telefonlarla yapılabilmektedir. Eşi dostu arama, mesaj atma, film seyretme, alış veriş yapma, adres sorgulama, EFT yapma, gazete dergi okuma, oyun oynama, müzik dinleme, kıble bulma gibileri ilk akla gelenlerdir.

Hayatımızın her alanına giren telefonların olumlu yönleri olduğu kadar, olumsuz yönleri de vardır. Gündemi ve sosyal medyayı takip etme adına cep telefonları hayatın vazgeçilmezleri arasına girince, aile içi sorumluluklar ikinci plana atılmaktadır. Bunların içinde en dikkat çekici olanı da iletişim için icat edilen bu aletin, aile içinde iletişimsizliğe neden olmasıdır. İletişim çağında iletişimsizlik!

Günümüz anne babalarının en büyük sorunlarından birisi de işte bu iletişim çağında, çocuklarıyla iletişimsizlik yaşamalarıdır.

Nereden Nereye?

Geçmişe şöyle bir baktığımız zaman konuyu daha iyi anlayabiliriz. Eskiden cep telefonu yoktu fakat ortak paylaşım adına da olsa iletişim kurulabiliyordu. Şimdi ise çocuklarımızla iletişim kuramıyoruz. Çünkü, herkes kendi sanal dünyasında yaşıyor.

Eskiden anne babalar, çocuklarının çok televizyon seyretmesinden şikâyetçilerdi günümüzde ise şikâyet konusu, çocukların telefon kullanması oldu. Daha düne kadar “Hocam, sürekli televizyon seyrediyor hiç ders çalışmıyor, bıraksan sabaha kadarda televizyon seyredecek” denilirken şimdilerde, “Hocam, sürekli telefonla uğraşıyor hiç derse bakmıyor. Ders çalışırken dahi bir gözü telefonda!” denilmektedir.

Yeni nesil telefon bağımlısı oldu

Anne: Oğlum babanı çağırı mısın yemek yiyeceğiz!

Çocuk: Bir dakika Anne!

Anne: Niye?

Çocuk: SMS atacağım da ondan... Tamam, geliyormuş anne.

Akıllı telefonların çıkması ve yeni neslin ihtiyaçlarının birçoğunu internet ve telefon aracılığıyla yapması, ister istemez bağımlılığı da artırmaktadır. Yine, akıllı telefonların kullanımının kolay ve pratik olması, telefon bağımlığını iyice artırmaktadır. Araştırmalara göre, günümüz gençlerinin yaklaşık yüzde 80’e yakını telefon bağımlısı olduğu gibi yüzde 40'ının da ayrıca ikinci bir cep telefonu vardır.

Yeni nesil, özellikle SMS, yani mesajlaşma işini abarttıkları için de bu nesle “Başparmak nesli” denilmektedir. Konuşmayı bir yük olarak gören bu çocuklar, “Aman kim telefon açacak şimdi, at bir mesaj gitsin!” demektedirler. Buna bir de sanal âlemdeki mesajlaşmaları katarsak bu çocukların neden telefon bağımlısı oldukları daha iyi anlaşılacaktır.

Başparmak nesli dediğimiz bu çocuklar, telefonla iletişim kurmak yerine, daha çok SMS ve sanal âlemde yazışarak iletişim kurmayı tercih etmektedir. Bunun için yeni nesil çocukları, konuşma paketi yerine SMS ve interneti olan paketleri tercih etmektedirler.

Çocukların konuşmak yerine mesajlaşmayı tercih etmelerinin nedeni, duygu ve düşüncelerini kısa mesajla daha iyi ifade etmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu da çocukları mesaj bağımlısı yaptığından, ders çalışırken, yemek yerken ya da günlük rutin işlerini yaparken, cep telefonlarını yanlarından ayırmamalarına ve sık sık kontrol etmelerine neden olmaktadır.

Arkadaş çevresinde iletişimi, genellikle SMS ve sanal âlemde mesajlaşarak yapan bu çocuklar, ev ortamlarında da sosyal hayatlarında da hem anne babalarıyla hem de diğer insanlarla iletişim sıkıntıları yaşayacaklardır. Çocuklarının kendileriyle paylaşma adına doğru dürüst konuşmadıklarını, sadece sorularına kısa cevap vererek geçiştirdiklerinden yakınan anne babalar, çocukların bu hallerinin kendilerini korkuttuğunu söylemektedirler.

Bu çocuklar, sadece anne babalarıyla ihtiyaçları olduğu zaman; “Anne SMS TL konturum bitti!” diye iletişime geçtikleri gibi birçoğu bunu da SMS yoluyla “Baba SMS bitti, bana TL yükler misin?” diyerek, mesajla halletmektedirler.

Yeni neslin gençleri, cep telefonlarına o kadar bağımlı hale gelmişlerdir ki toplu ulaşım araçlarında, çarşı pazarda, toplantıda, hatta eve adımını atarken dahi telefonuyla meşguldür. Bunlar telefonlarını ellerinden düşürmedikleri gibi okulda, evde, hastanede, camide hatta Umre ve Hac görevini ifa ederken dahi bir an olsun telefonlarını kapatamamaktadırlar. Yani, yeni nesil çocukları telefon kullanımı konusunda yer ve zaman tanımamaktadırlar.

    


Telefon bağımlısı okul çocukları

Hatırlanacağı üzere yeni neslin bebeklikleri, oyuncak telefonlarla geçtiği gibi çocuklukları da anne babalarının cep telefonlarında oyun oynayarak geçti. Bebeklik ve çocukluğunu cep telefonlarıyla geçiren bir çocuk, gençlik çağında da cep telefonu bağımlısı olacaktır. Düne kadar lise çocuklarının okula telefon getirmesi yasakken, bugün ilkokul çocukları dahi cep telefonlarıyla okula gelebilmektedirler.

İlkokul 1. sınıfa giden öğrencinin elindeki telefonu görüp nerden bulduğunu soran öğretmene, “Annemin beni aradığı zaman ulaşabilmesi için babam aldı.” Cevabı, aslında her şeyi anlatmaktadır.

‘Çocuklara telefon verirsin, vermezsin’ o ayrı bir meseledir. Özellikle bu yaşlardaki çocukların zihinsel, fiziksel gelişimlerinin yanında, sorumluk bilinci tam gelişmediği için bu durumun çocukları olumsuz etkileyeceği bir gerçektir.

Bu yaşlardaki çocukların telefonunu muhafaza etmesi bir dert iken, arkadaşlarına hava olsun diye çıkarması, arkadaşlar arasında konuşmaların telefon üzerine olması, çocuğun derste zihin ve gözünün telefonda olması, sosyoekonomik seviyeleri faklı olan çocukların içinde kullanması yine ayrı bir sıkıntıdır.

Toplu ulaşım araçlarına ve servislere bakıyorsunuz, çocukların ellerinde birer telefon. Telefonla kimisi oyun oynamakta, kimisi kulaklığı takmış müzik dinlemekte, kimi SMS atmakta, kimisi sosyal medyada mesajlaşmakta, kimisi internette, kimisi bilmem neyle uğraşmaktadır.

Durum gerçekten vahim!

Öğrencilerin sınıflardaki durumları da bunlardan farklı değildir. Çoğu öğrenci teneffüste dışarı çıkıp temiz hava almak ve arkadaşlarıyla oyun oynamak yerine, sınıfta kalıp telefonla oynamayı tercih etmektedir.

Bu çocuklar iletişimi ve oyunu, sosyal ortamlarda arkadaşlarıyla yüz yüze kurmak yerine telefonla yapmaktadır. Bunun sonucunda da yalnızlaşan çocuklar, mutluluğu telefonlarda aramaktadırlar. Dahası bu çocuklar telefon bağımlısı olmaktadır ve telefonsuzluk bunlar için “Nomofobik” bir durum, haline gelmiştir.

Yemek yerken ve ders çalışırken bir gözü telefonda olan çocuklar, yatarken de telefonlarını yastıklarının altına koyacaklar ve sabah kalktıkları zaman da ilk bakacakları şey, cep telefonları olacaktır. Cep telefonuna bu kadar bağımlı olan çocuklar, zamanla okulların Rehberlik Servislerinin kapısını aşındırmaktadırlar.

Baba: Oğlum yeter artık facebook dışında da bir dünya var.

Çocuk: Valla mı baba, link yollasana!

Günlük hayatta birçok işlerini telefonla halleden çocukların, doğal olarak akıllı telefonlara bağımlı olmaları da normal olacaktır. Bu çocuklar kazara telefonlarını kaybederler ya da telefonları bozulursa kendilerini sanki her şeylerini kaybetmiş gibi hisseder. Kaybetme korkularına karşı bu çocuklar, telefonlarını yanlarından ayırmadıkları gibi sık sıkta kontrol etme ihtiyacı hissederler. Yatarken de telefonlarını ya başuçlarına koyarlar ya da yastıklarının altlarına koymaktadırlar. Uyandıkları zaman yaptıkları ilk iş de yine telefonlarına bakmak olacağından zamanla durum nomofobi’ye dönüşmektedir.

Neler yapmalıdırlar?

Önceleri anne babalar, iletişim kurma adına cep telefonlarına sıcak bakarlarken, zamanla internete de girilmeye başlanınca bakış açıları değişmeye başladı. Önceleri anne babalar, çocukların interneti okul başarısı için kullanacaklarını (ödev, araştırma) düşünürlerken, zamanla arkadaşlarıyla mesajlaşma, ileti gönderme, çevrim içi oyunlar oynama, sohbet odalarında tanımadığı insanlarla sohbet etme gibi şeylerde kullandıklarını fark etmeye başladılar.

Önceleri anne babalar, arkadaşına ya da sokağa çıkacağını söyleyen çocuklara, en azında güvenlik adına, nerede ve kiminle buluşacağı gibi sorular sorulurdu. Oysa günümüzde çocuğu evde tutmak için bilgisayar ya da cep telefonundan internet sunulurken, güvenlik sorgulaması yapılamamaktadır.

     


Bu amaçla, çocukların telefon ya da bilgisayardan ne yaptıklarına, ne oynadıklarına, kimlerle mesajlaştıklarına, hangi sitelere girdiklerine, direk olmasa da dikkat edilmeli, sıkıntı olmadığı takdirde müdahale edilmemelidir. Eğer sıkıntı varsa çocukla konuşulmalı, gerekirse sözleşme yapılmalıdır. Amaç kontrol altına almaksa, sözleşme iki taraf için de uygulanabilir bir plan olmalıdır. Kurallara uyulduğu zaman mükâfatın, uyulmadığı zaman yaptırımların neler olabileceği açık açık belirtilmelidir.

Mesela, internete girmek okul notlarını düşürdüğü takdirde, internete girip girmeme tekrar değerlendirilerek gerekirse yasaklanacak diye açık açık yazılmalıdır. Çocuğun okul başarısını olumsuz etkilemiyorsa zaten problem yok demektir ve internete girmesi kontrol altına alınmış demektir.

Malumunuz interneti ortadan kaldırmak mümkün değildir. Önemli olan da yasaklamak değil, nasıl kullanılacağını öğretebilmektir. Bunun için öncelikle anne babalar, çocuklara cep telefonu ve internet kullanma konusunda olumlu şekilde örnek olmalıdırlar. Bunun için de anne babalar:

1. Telefon ve internet kullanımı konusunda bazı kriterler getirilmelidir.

2. Telefonun günlük hayatta amaç değil, iletişimde kullanılan bir araç olduğu anlatılmalıdır.

3. Nomofobik telefon ya da internet bağımlılığının, sosyal hayatını ve başarısını etkileyeceğine dair çocuklara bilgi verilmelidir.

4. Eğer evde bilgisayar varsa bunu çocuk odasına koymamalıdır. Bilgisayar, herkesin rahatlıkla girip çıkabildiği bir odaya yerleştirilmeli ve ekranı da görünür şekilde olmalıdır.

Sonuç olarak, akıllı telefon ve internet çağımızın getirdiği bir yeniliklerdir. Bu yenilikler, yerinde ve zamanında kullanıldığı zaman insanlığa faydalı bir hizmettir. Yine, telefon ve internet, hayatın vazgeçilmezleri arasında görülmeyip iletişim ihtiyacını gideren bir araç olarak algılanmalı o şekilde kullanılması öğretilmelidir.

Çocukların sosyal aktivitelere katılmalarını sağlamak, kitap okuma alışkanlığı kazandırmak, yüz yüze sohbet edilen ortamlar oluşturmak, bağımlılığın engellenmesinde yardımcı olabilecektir.


MEHMET EMİN KARABACAK

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize