Şiir Edebi Yazılar Genç Köşe Sıradışı Olaylar Takvim Hikmetli Sözler Tavsiye Edilenler Sizden Gelenler
2016-03-28 16:23:47 Yönetici 0 Yorum

EY İBRAHİM AMCA’LAR! NEREDESİNİZ?

Yürekleri tutuşturan bir hidayet öyküsü

Yahudi çocuğu ve İbrahim amcası

Bu yaşanmış gerçek bir hikâye. Mısırlı bir dava adamı olan, Doktor Saffet Hicazi’den nakledilmiştir.

İbrahim Amca Türkiye’den bir müslüman, Fransa’da yaşıyor ve mütevazı bir bakkal dükkânı vardır, daha doğrusu küçük bir marketi. Ondan alışveriş yapan bir sürü site sakini oturmaktadır dükkânının çevresinde; her milletten, her dinden, her renk ve ırktan pek çok insanlar…

Olayımızın kahramanı Cad, 7 yaşında bir Yahudi çocuğudur. Cad, her gün gelir ve İbrahim Amca’dan alışveriş yapar, her gelişinde de sahibine hissettirmeden (!) bir çikolatayı cebine indiriverir. Bu, aylarca böyle devam eder. Bir gün yine gelir, alış veriş yapar ama her zaman yaptığı gibi çikolata almaz, çıkar. İbrahim Amca, arkasından seslenir şefkatle;

- Caaad, bugün çikolatanı almadın, der ve uzatır ona her zaman Cad’ın aldığı çikolatayı… Şaşırır çocuk;
- Biliyor muydun? Diye sorar hayretle. İbrahim Amca başını okşar Cad’ın ve:
- Sakın bir daha çalma Cad, hırsızlık büyük bir suçtur. Başkasının hakkına tecavüzdür! Buraya geldiğinde yine al çikolatanı, ama benden hediye olarak, der şefkatle…

Bundan sonra, Cad ile arkadaş, hatta dost olurlar. İbrahim Amca 50 yaşında, Cad ise 7 yaşında bir çocuktur. Aradan yıllar geçer. Ne zaman Cad’ın bir sıkıntısı olsa doğru İbrahim amcasına koşar. Onun şefkatli sinesine sığınır…

Ailesiyle, arkadaşlarıyla vb. tüm sorunlarını anlatır bu dostuna ve nasihatlerini, çözümlerini hayranlıkla dinler, uygular. Ne zaman sıkıntıyla İbrahim Amcası’na koşsa bu çocuk, İbrahim Amcası çekmecesinden bir kitap çıkarır ve Cad’a vererek;
- Hadi aç bir yeri, der. Sonra Cad’ın açtığı yeri okur, Cad’a anlatır ve sorununu böylece çözümlerler birlikte.

Hayrettir ki, her defasında da teşhis ve çözümler doğrudur! Böylelikle tam onyedi yıl geçer...

Cad yirmidört yaşında, koca bir genç delikanlı olmuştur, İbrahim Amca da ötelere yürüyen bir fani... Ama dostlukları hep bu minval üzere devam etmiştir.

Bir gün, emr-i Hakk vâki olur ve İbrahim Amca Hakk’ın rahmetine kavuşur. Ölmeden önce, çocuklarına bir vasiyeti vardır İbrahim Amca’nın; içerideki küçük sandık, olduğu gibi hiç açılmadan Cad’a verilecektir…

Cad, bu en büyük dostunun ölümüyle yıkılır, çok ağlar, çok yanar…

Artık elinden yüreğinden tutan, sorunlarına çözümler bulan, sırdaşı, dert ortağı yoktur. Vasiyet üzerine sandık Cad’a ulaştırılır. Ama ilk anların hüznüyle açmak bile istemez Cad…

Sandıktan çıkan sır…

Sonra, yine büyük bir sorunla baş başa kaldığı, işin içinden çıkamadığı, çok daraldığı bir vakit, aklına İbrahim Amcası gelir, gözleri dolar Cad’in, seslenir dostuna; “Ah! Keşke burada olsaydın da çözümleseydin yine! Bak, yalnız kaldım; bak, ortada kaldım…” derken, aklına sandık gelir.

Koşar açar sandığı. Bir de bakar ki sandıktan, İbrahim Amcası’nın eline vererek açtırdığı ve okuduğu, böylelikle sorunlarını her seferinde çözümlediği o Kitap çıkar; Kur’an’dır o!...

Ama bilmez bunu Cad. Koşar, okutmak için birini arar, herkese gösterir kitabı. Sonunda bir Tunuslu okur açtığı sayfayı ve tercüme eder Cad’a. Sorun yine çözümlenmiştir, o Kitap sayesinde…

Merak eder Cad ve sorar;
- Bu Kitap nedir? Tercüme eden Tunuslu;
- Bu Kuran-ı Kerim’dir, Müslümanların kitabı… Cad şaşırır, şoktadır! Demek ki yıllarca okudukları, her derde deva olan o esrarengiz kitap, Kuran’dır ha? Zerre tereddüt etmez Cad ve sorar hemen;
- Müslüman olmam için ne yapmalıyım?

Tunuslu gerekeni söyler, öğretir, yönlendirir ve Cad Müslüman olur. Cadallah Kuran adını alır. Hikâye burada bitmez.

Cadallah Kuran, öyle ilerler, öyle kendini yetiştirir ki bu yolda, sadece Avrupa’da 5000 kişinin Müslüman olmasına vesile olur. Her geçen gün artar, hidayetine vesile oldukları. Daha sonra Cadallah Kuran, Afrika Kıtasına geçer, orada da 5 milyondan fazla kişi, sayesinde Müslüman olur.

    


Dr. Saffet Hicazi, bizzat tanışır onunla ve hikâyesini dinler, elinden hiç bırakmadığı hayli yıpranmış Kur’an-ı Kerim’i sorduğunda Cadallah;
- Ammu İbrahim’in Kur’an’ı işte bu, der. Yanında gezdirmektedir hep... Dr. Saffet;
- Niçin Afrika Kıtası? Diye sorunca da; Açar elindeki İbrahim Amca’nın Kur’an’ını ve kabını sıyırıp son sayfasında çizili Afrika haritasını gösterir ve der ki;
- İbrahim Amcam biliyordu, benim Müslüman olacağımı ve bana işaret etti ki bu haritayla, Afrika’ya gideyim ve bu Nur’u gönüllere koyayım Rabbimin izniyle!

 

Madem bu gözler onu gördü

Yine Dr. Saffet’in anlattığına göre, bir gün Nijerya’dan bir heyet gelir Mısır’a, yardım heyeti... Bu heyetin sözcüsüyle konuşurken Saffet Bey, kabilesini, nerede oturduğunu vb. sorar adama. O da söyleyince;
- Sen, der. Cadallah Kuran’ı tanıyor musun? Bunu sorunca, adam çok şaşırır ve heyecanla;
- Evet, der ve sen nerden tanıyorsun, yoksa gördün mü onu, konuştun mu onunla? Peş peşe sıralar sorularını.
- Evet, deyince Saffet Bey, ellerine sarılır, elini yüzünü öper, öper gözyaşlarıyla. Ve der ki;
- Ben, onun sayesinde Müslüman oldum. Madem bu eller onun elini tuttu, madem bu gözler onu gördü, ben sanki şimdi onu öpüyorum…

2004 yılında vefat etmiş Cadallah Kuran. Rabbim mekânını cennet eyleye, âmin. Rabbim İbrahim Amca’ya da rahmet ede, o gibilerin emsallerini arttıra.

Avrupa’nın batağında bir Nur... Dirayet, şefkat, din, ırk ayırmadan seven yüce bir gönül... Her yaşa hitap etmesini bilen bir kocaman bir yürek, Ona (sallallahu aleyhi vesellem) benzemek için feda bir can.

‘Ya Ammu İbrahim!’

Sana, senin gibilerine ne kadar muhtacız ya Ammu İbrahim!

Bir Arap kanalında Kur’an’ı, ona sarılmayı, Kur’an’la amel etmenin lüzumunu anlatan bir Mısırlı tebliğci, konuşmasının sonunu senin kıssana ayırmıştı, gözyaşlarıyla anlattı seni. Gözyaşlarıyla dinledik. Gurur duyduk seninle İbrahim Amca! Hele zarafetle, hiç örselemeden yetiştirdiğin fidanının, dünyanın dört bir köşesinde, ab-ı hayat dağıtması, hiç olacak şey miydi İbrahim Amca? Hele bu asırda?

Herkesin maddeye meftun olduğu, herkesin “Ben! Ben!” dediği, kendi çocuklarını bile önemsemeyip nefsinin bitmez tükenmez arzularının peşinde olduğu şu talihsiz asırda?

Senin amel defterin, mahşere kadar hiç kapanmayacak…
Ne mutlu sana İbrahim Amca!

Sana, senin gibi olanlara ne kadar muhtacız ya Ammu İbrahim! Nefesini yolla bize, diriltici yüreğindeki o nefhaları! Silkinip dirilelim, şu ölüm uykusundan kendimize gelelim…


AYŞE REŞAD

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize