Güncel Fetvalar İnanç Esasları Temel Dini Bilgiler Namaz Hocası Edep - Adap Faydalı Yazılar Gönül Sohbetleri Dua
2016-03-29 13:40:09 Yönetici 0 Yorum

ÖLÜNCE GÜVENDE OLACAK MIYIZ?

Rızık endişesi
     


Biz insanlar, kendimizi güvende hissetmek isteriz. Dünya hayatındaki çabalarımızın temelinde bu yatar. Çünkü dünya hayatı, güvenliğimizi tehdit eden şeylerle doludur.

Bildiğimiz-bilemediğimiz, gördüğümüz-göremediğimiz birçok tehlike ve tehdit hayatımızda kol gezer. Hayatımız; varlığımızı tehdit eden tehlikelere karşı güvenlik önlemi almakla geçer.

Doğduğumuz andan itibaren nefes alamamak korkusu ile doğarız ve ilk işimiz kendimizi güvene almak için derin bir nefes almak olur. Sonrasında yemek bulamamak, uyuyamamak gibi şeyler, hayatımızın güvenliğini kısa vadede tehlikeye sokar ve bunlar için çaba harcarız. Çünkü aç kalmak tehlikelidir ve biz bu tehlikeden hep korkarız. Buna arifler “Rızık endişesi” derler.

Sonrasında barınma ve korunma, ilk aklımıza gelen güvenlik önlemleridir. Bir ev yapıp içine girmek isteriz. Bu da yetmez, evimizin etrafına bahçe duvarı örmek veya çit çekmek ihtiyacı doğar. Dışarıdan gelecek tehlikelere karşı evimizi korumak isteriz. O zaman kendimizi daha bir güvende hissederiz.

Ancak tedirginlik ve korku bitmez. Hala güvende olmadığımızı hissederiz. Yeme içme, barınma, güvenliğimizi sağlayabilmek için sürekli bir gelir kaynağına ihtiyacımız vardır. Çünkü tüm bunlar parasız olmaz. Çalışacağımız bir iş olması lazım ki parasız kalmak gibi bir tehlikeden emin olalım.

Bitti mi? Hayır. Yemeğimiz var, paramız var, evimiz var. Peki, kazalar, yangınlar afetler, velhasıl sahip olduğumuz şeyleri yok etmeye yönelik nice tehlikeler var. Sahip olduğumuz mülkleri güvene almak için sigorta yaptırırız. Eh, şimdi biraz daha güvendeyiz.

Ama ya bir gün gene de kötü günler geliverirse aniden? O zaman kötü günler için tasarrufta bulunmak lazım, banka hesapları açarız para biriktiririz. Ve bunu yaparken, çok komik bir gerekçemiz vardır. “Kefen parası”…

Bir de hastalıklar var. Sağlık primlerini yatırırız, Hasta olduğumuzda birilerinin bize sahip çıkması için tedavi görebilmek için gerekli güvenlik önlemlerini alırız.

Bitti mi? Tehlike ve tehdit var olduğu sürece güvenlik endişesi bitmez...

Çeşitli derneklere, kuruluşlara üye oluruz. Bir yerlere ait olur, sırt sırta veririz. Onlarla dayanışma halinde olunca, daha güvende oluruz. Sosyal sıkıntılarımızı çözeriz.

Hayatımızda her şey bizi tehdit eder, bu yüzden, hayatımız güvenlik önlemleri almak ve güvenlik alanı oluşturmakla geçecektir.

Güvenlik önlemlerini alırken en çok ihtiyaç duyduğumuz, hatta olmazsa olmazımız bilgidir. Çünkü bilgisizlik en büyük tehlikedir. Bilgisizlik bize canımızı, malımızı, sevdiklerimizi hatta tüm değerlerimizi kaybettirebilir. Düşünün, kullandığımız ev aletlerini, teknik araç ve gereçleri, elektriği, havagazını, şofbeni tanımak, bilmek zorundayız. Yoksa yanlış bir düğmeye basmak, yanlış kullanmak, bizi geri dönülmez tehlikelerin içine atar. Hatta sevdiklerimize mal olur. (Şofben zehirlenmelerini, elektrik çarpmalarını düşünün.)

Bilgilenmeyen, yani öğrenmeyen kişi tehlike altındadır. Ne kadar bilir, öğrenirsek o kadar sağlam bir güvenlik alanı kurmuş oluruz.

Yeter mi? Hayır...

İnsanın güvenlik yardımcıları

Bilgi edinmek ihtiyacımız doğumdan itibaren başlar ve doğumdan itibaren bir öğreticinin eline bırakmak zorunda kalırız kendimizi. Doğduğumuz gün, hemşirenin tokadı olmasa nefes almayı beceremiyoruz, düşünün…

Anne ve babamız; ilk yol göstericilerimiz ve fedakâr hocalarımızdır.
Öğretmenler; Bizlere içinde yaşadığımız dünya ile ilgili bilgiler verirler.
Ustalar ve sanatkârlar; Bize meslek öğreterek, ekonomik gelecek hazırlarlar.
Bilim Adamları: Keşif ve icatlarla günlük hayatımızı kolaylaştırırlar.
Din Adamları: İnanç ve ibadet kurallarını onlardan öğreniriz.
Görüldüğü gibi yukarıda sayılan tüm insan grupları; güvenliğimize yönelik tehdit ve tehlikelere karşı bizleri güçlü hale getirmeye çalışan birer güvenlik yardımcısı, birer hoca, yol göstericidirler.

Böylece anlaşılır ki adını koymasak bile, bizim bu dünyaya geldiğimiz andan itibaren daima mürşidimiz olmuştur. Bunların hepsi birer mürşittir.

Bir insan düşünün: Varlığını tehdit eden bütün tehlikeler karşı güvenlik tedbirlerin almış. Özel kameralarla ve güvenlik ekibiyle korumalı kalesi, sağlığı için sürekli yanı başında olan özel doktorları, muhtelif bankalarda milyar dolarları vs.
Bu nokta, kişinin “Benim bir yol göstericiye ihtiyacım kalmadı” benim endişelenecek ya da tedirgin olacak bir durumum yok dediği noktadır.
Gerçekten bu insanlar için artık korkacak bir şey yok mu acaba?
Güvenlik önlemlerinin hepsi alınmış mı?
Unutulan nokta şu: En varlıklı ve güçlü insanın bile, güvenlik önlemleri mezarlık sınırlarında bitiyor. Alınan tüm güvenlik önlemleri, mezar sınırlarında geçersiz hale geliyor ve o kişiyi koruyamıyor.

En önemli soru şu: Öldüğümüzde nasıl güvende olacağız? ...

Ölüm, bütün güvenlik önlemlerimizi geçersiz kılıyor. Çünkü En büyük tehdit ve tehlike ölümdür. En büyük tehdit ve tehlike olan ölümün sahibi Allah’tır. Allahu Zülcelal; “Allah sizi, kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. (Ali İmran; 310) buyuruyor.

Bizi mezar ve ötesindeki hayata kim hazırlayacak? Mezar ve ötesinde güvenli olabileceğimiz tedbirleri bize kim öğretecek? Mezar ötesi hayatımızı kolaylaştıracak bir yol göstericiye ihtiyacımız var. Bizi hayata hazırlayan öğretmenler, hocalar, anne ve babalar bunu yapabilir mi?

Bu kadar güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunu bilen ve ölümün tehlikesinin farkına varmış bir öğreticiye daha ihtiyacımız vardır.
Bu öğretici Mürşid olacaktır!
Mürşid; yukarıda saydığımız güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunu bilen insandır.
Mürşid; güvenlik çemberini, mezarı da içine alacak şekilde geniş tutan insandır.
Mürşid Velidir; Veli o kişidir ki; Allah’ın dostluğunu kazanarak mezar ötesi tehdit ve tehlikelere karşı güvenlik önlemlerini almıştır. Veli böylece Allah’tan, Allah’a sığınmış ve bu sığınması kabul görmüş insandır.

“Ölmeden önce ölünüz.” (Hadis-i Şerif) Veli, ölmeden önce ölen insandır.
“Bilesiniz ki Allah’ın velilerine korku yoktur. Onlar üzüntüye de uğramazlar.”(Yunus; 62)

Kaynak: “Kayıp Mektuplar” Selahaddin Eyyübi Işıksal.


SOFİZADE AHMET

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize