Güncel Fetvalar İnanç Esasları Temel Dini Bilgiler Namaz Hocası Edep - Adap Faydalı Yazılar Gönül Sohbetleri Dua
2016-03-29 13:47:29 Yönetici 0 Yorum

KREDİ KARTI VE FAİZ BELASI…

Kredi kartı tuzağı

Faiz, günümüzde insanların bazen isteyerek bazen de şartların zorlamasıyla da olsa içine sürüklendikleri, en büyük günahlardan birisidir. İstikamet ve mümince bir disiplini her alanda olduğu gibi ekonomik sahada da hayatının merkezine oturtamayan herkes, öyle yada böyle bu faîz belasına bulaşmaktadır.

Tüketim çılgınlığının pençesinde, nereye çekilirse oraya giden, çeşit çeşit ilginç reklamlarla ayartılan halkımız, önce ‘kredi kartı sahibi olmazsa olmaz’ kıvamına getiriliyor. Ardından, işin sonunu hiç düşünmeden çılgınca alışverişe zorlanıyor, daha sonrasında ödemede zorluk çekince de faiz belasıyla karşı karşıya bırakılıyor.

Gün geçmiyor ki etrafımızda veya basında, kredi kartı borcundan dolayı çeşitli sıkıntılara düşmüş/düşürülmüş insanlara rastlamayalım. Faiz denilen girdaba sürüklenmiş, borcunu bir türlü kapatamayan perişan olan aileler var. Kimisi varını yoğunu kaybetmiş; kimisi ise aylık sadece borcunun faizini ödeyebiliyor da bir türlü borçtan kurtulamıyor. Tam bir kölelik hali…

Bazıları da var ki faizin haram olduğu hassasiyetine sahip değil ve imkânı da yerinde… Böyle kimselerin hiç umurunda olmuyor faiz yemiş olmak. Allah’ın gazabına uğradığının farkında bile değil. O’nu unutmanın, ibadetsizliğin ve mahrumiyetin farkında bile değil. Ahiretteki hesabın zorluğu da cabası…

Faiz vermenin bir de bereketi götüren yanı var. Bilerek faizli kredi çekmiş hiç kimse gösterilemez ki, yok ki sonrasında rızık darlığına düşmesin, evinden, kazancından bereket gitmesin. Yani; büyük ötesi büyük bir bela faiz…

Öyle yâda böyle bulaşıyoruz dedik, çünkü Efendimizin geleceğini haber verdiği bir zamanda yaşıyoruz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadisi şeriflerinde; “İnsanlara öyle bir zaman gelir ki, onlardan faiz yemeyen hiç kimse kalmaz. Faiz yemeyen birisi bulunursa ona da faizin tozu bulaşır.” (Ebu Davud, Ebu Hureyre (ra)'den rivayet etmiştir) buyurmuştur.

Faizin zararları nelerdir?

Allahu Zülcelâl, faizin haram olduğunu beyan ederek, bir ayeti kerimede şöyle buyurmuştur: “Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, ‘Alış veriş de faiz gibidir’ demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. (Allah dilerse onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse işte onlar, cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır. Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez. Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır. Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın.” (Bakara; 275-278)

Faiz yiyen kimse, devamlı olarak yemek yiyip de doymayan kişiye benzer.

Faiz insanı bu dünyada fakirliğe düşürür, ahirette ateşe müstahak eder. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem birçok hadisi şeriflerinde, faizin ne kadar kötü olduğunu bildirmiştir. Bir hadisi şeriflerinde; “Allah, faiz yiyene de, yedirene de lanet etmiştir.” (Müslim)

Diğer bir hadisi şeriflerinde ise; “Faiz yetmiş iki çeşittir. Bunun en aşağısı, kişinin annesi ile zina etmesi gibidir.” (Taberani) buyurmuştur.

Faiz yemenin sonu darlıktır. Onun için hiç kimse faiz geliri elde ederek rahat edeceğini sanmasın. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir hadisi şeriflerinde; “Faiz alan hiç kimse yoktur ki, onun işinin sonu fakirlik olmasın” (İbni Mace) buyurmuştur.

Faizin bütün insanlara zararı vardır. Eğer bir yerde faiz işi açıktan yapılırsa orası eninde sonunda harap olur. Nitekim Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam başka bir Hadisi Şeriflerinde de; “Hiçbir toplum yoktur ki, aralarında faiz ortaya çıksın da bir kıtlık senesi ile cezalandırılmış olmasınlar.” (Ahmet b. Hanbel) buyurmuştur.

Denilmiştir ki, “Faiz yiyenler, mahşer alanına gelirler. Onların karnı çok yemekten dolayı şişmiş olan develerin karnı gibidir. Onların alameti budur ve mahşer alanındaki diğer insanlar onları bu alametle tanırlar. Faiz, sahibine kıyamet gününde ağır bir yük olur ve onu cehenneme sürükler.”

Peygamberimiz buyurmuştur ki; “Miraca çıktığım gece, başımın üstünde gök gürültüsü ve yıldırımlar gördüm ve şimşek sesleri duydum. Bir takım insanlar gördüm. Mideleri şişmiş, dışarıdan bakınca, içlerindeki yılanlar görünüyordu.
- Bunlar kimdir? Diye Cebrail’e (aleyhisselam) sorunca; dedi ki;
- Bunlar faiz yiyenlerdir. (Tenbihü'l Gafilin; 412)

İnsan, eğer bilmeyerek faize bulaşırsa onun faiz olduğunu öğrendiği vakit, hemen bundan vazgeçmeli, faiz almakta ısrar etmemelidir.

Allahu Zülcelâl bir ayeti kerimede; “Ey iman edenler! Kat, kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan korkun ki, belki kurtulmuş olursunuz. İnkârcılar için hazırlanmış cehennem ateşinden sakının. Allah'a ve Resulü'ne itaat edin ki; merhamet bulasınız.” (Ali İmran; 130-131-132) buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem başka bir hadis-i şeriflerinde; “Faiz geliri yiyen tefecilerin yüzlerinde nur yoktur; (onların) itibarları yoktur. Allah, onların rızıklarında bereket yaratmaz. Onlar, Allah katında leşten daha kötü kokuludurlar. Cehennem de faizcilerden daha çetin azaba uğrayan yoktur.” buyurmuştur. (Dekaik'ul Ahbar)

Faizden sakınan bahtiyar olur

Her ne kadar günümüzde insanın kendisini faizden muhafaza etmesi çok zorsa da elimizden geldiği kadar, aleni olarak, faiz alıp vermekten kaçınıp onun tozunun üzerimize bulaşmasından dolayı Allahu Zülcelal'e tevbe etmemiz lazımdır. Çünkü faiz, günümüzde her türlü nimete bulaşmaktadır. Ondan muhafaza olmak çok zordur.

Bir evliyanın oğlu;
- Ya Rabbi! Bana helal rızık ver, diye Allahu Zülcelal'e dua ediyordu. Babası dedi ki;
- Oğlum! Öyle deme! Deki; 'Ya Rabbi! Bana kendisi ile mesul etmeyeceğin (hesaba çekmeyeceğin) bir rızık ver.’

O evliyanın sözü ne kadar da doğrudur. Biz de daima Allahu Zülcelal'e dua etmemiz lazımdır. Çünkü faizden korunmak imkânsız hale gelmiştir.

Bizden önceki insanlar, Allahu Zülcelal'in ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem yasaklamış olduğu işlerden aslandan kaçar gibi kaçıyorlardı. Nitekim İbni Abbas radıyallahu anhu demiştir ki; “Biz faize düşmek korkusundan dolayı, on dokuz tane helali terk ettik.”

Ebu Rafi radıyallahu anhu ise şöyle demiştir; “Eba Bekir radıyallahu anhuya bir gümüş halhal sattım. Terazinin bir gözüne halhalı, diğer gözüne de parasını koydu. Halhal ağır gelince, eline makas alıp halhalı kesmek istedi. Ona dedim ki;
— Ey Resulullah'ın halifesi! Fazlası sana kalsın. Bana şöyle cevap verdi:
— Ben, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin şöyle buyurduğunu duydum; “Benzeri olan şeyden fazlasını isteyen de veren de ateştedir.”

Onların bu halleri bizim için ne güzel rehberdir. Hem dünyada hem de ahirette rahat etmek istiyorsak, kedimizi faizden muhafaza etmek için gayret göstermemiz gerekmektedir. Bizim için en selametli yol budur.

Not: Bu yazının hazırlanmasında, “Cennet Yolunun Rehberi” (Seyda Muhammed Konyevî, Reyhanî Yayınları) adlı eserden istifade edilmiştir.


ENES AHMEDOĞLU

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize