Güncel Fetvalar İnanç Esasları Temel Dini Bilgiler Namaz Hocası Edep - Adap Faydalı Yazılar Gönül Sohbetleri Dua
2016-03-29 14:14:41 Yönetici 0 Yorum

İSLÂMIN ŞARTLARI VE MÜSLÜMANIN SORUMLULUKLARI

İslam dininin beş temel şartı vardır.
1- Kelime-i şahadet getirmek,

Şahadet kelimesi şudur;

“Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Abdühu ve Resuluh.”

Manası; Ben şahadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. yine şahadet ederim ki, Muhammed (a.s.v) O’nun kulu ve resulüdür.

2- Namaz kılmak,

3- Zekat vermek,

4- Oruç tutmak,

5- Hacca gitmek.

Kelime-i şahadet ve kelime-i tevhid kelimesi çok kıymetlidir. Çünkü Allahu Zülcelal bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur:
“Allah, iman edenleri dünya ve ahiret hayatında kelime-i tevhid üzerinde sabit kılar...” (İbrahim; 27)

Hz. Peygamber (a.s.v) bir gün sahabelere; “İmanınızı tazeleyin” buyurmuş, Sahabeler; “Ey Allah’ın Resulü! İmanımızı nasıl tazeleyeceğiz?” diye sorduklarında, Hz. Peygamber (a.s.v) şöyle buyurmuştur:

“Lâ İlahe İllallah kelime-i tevhidini çok söyleyin.” (Taberani, Ahmed b. Hanbel)

Görüldüğü gibi, Kelime-i şahadet ve Kelime-i Tevhid böyle kıymetlidir. Onun için bu kelimeleri daima dilimizle söyleyerek, hem imanımızı tazelemiş oluruz, hemde çok büyük sevaplar kazanmış oluruz. Nitekim Hz. Peygamber (a.s.v) bir Hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

“Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve Resulü olduğuna şahadet edene, Allah cehennemi haram kılar.” (Müslim)

Farz:

Farz; yapılması kesin olarak emredilen dini vazifedir. “Namaz kılmak, oruç tutmak ve zekat vermek gibi emirleri farza misal olarak verebiliriz.

Farz; Farz-ı Ayn ve Farz-ı Kifaye olmak üzere ikiye ayrılır. Farz-ı Ayn; her müslümanın bizzat yapması gereken emirlerdir. Beş vakit namaz kılmak, Ramazan orucu tutmak gibi.

Farz-ı Kifaye ise; müslümanların bütünü üzerinde borç olan, fakat bazılarının yapmasıyla diğerleri üzerinden düşen vazifelerdir. Cenaze namazı kılmak ve selam almak gibi..

Farz-ı Kifayeyi hiç kimse yapmazsa orada bulunan bütün müslümanlar mes’ul olur. Mesela bir topluluğa verilen selamı hiç kimse almazsa, orada bulunan herkes mes’ul olur. Bir kişinin alması, oradakileri mes’uliyetten kurtarır.

Farzın işlenmesinde sevap, özürsüz olarak terkinde ise uhrevi ceza vardır. Bir farzı inkar eden kimse islamiyetten çıkar.

Vâcip:

Farz kadar kat’i ve kesin olmasa da, kuvvetli bir dini delile dayanan ve her müslümanın yapması gereken vazifelerdir. Mesela Hanefi mezhebinde kurban kesmek, vitir ve bayram namazlarını kılmak gibi.

Farz gibi vacibinde yerine getirilmesinde sevap, terki halinde de azab vardır. Vacibi inkar eden kimse dinden çıkmaz ama delalette kalır.

Hanefi mezhebinde, farz ile sünnet arasında vacip gibi bir derece bulunmakla beraber, diğer mezheblerde farzdan ayrı olarak bir vacip hükmü yoktur. farz ile vacip aynı şeydir. Bu mezheblere göre, bir ibadet farz değilse, sünnettir. Mesela Hanefi mezhebine göre vacip olan fıtır sadakası vermek diğer üç mezhebe göre farzdır.

Sünnet veya Mendup:

İslam dininin mükelleften gayr-i lazım olarak istediği veya yapanın övüldüğü, terkedenin zemmedildiği şeydir. Bunu işleyenin failine sevap vardır, terkeden cezaya uğramaz. Fakat Hz. Peygamber (a.s.v) tarafından kınama hakedebilir. Hanefiler mendubu içe ayırmışlardır;
a- Müekked mendup; cemaatle namaz gibi.
b- Meşru mendup; Pazartesi ve Perşembe orucu gibi.
c- Zâid mendup; Hz. Peygamber (a.s.v)’e yeme, içme, yürüme ve uyku gibi hususlarda uyma gibi.

Şafii mezhebine göre sünnet; mendup, nafile, müstehap, tetavvu, ihsan ve hasen diye de isimlendirilir.

Müstehab:

İşlenmesinde sevap olan, terkinde de günah olmayan Hz. Peygamber (a.s.v)’in bazan yaptığı şeylerdir.
Mübah: Mubah; yapılmasında veya yapılmamasında dinen hiçbir mahzur olmayan, yani yapılıp yapılmaması serbest bırakılan şeylerdir.

Helal:

Helal; Yapılması dinen caiz olan, işlenmesinde dini bir mahzur bulunmadığı bildirilen işlerdir. Usülüne uygun olarak kesilen hayvanı etini yemek gibi.

Haram:

Haram; yapılması, yenilmesi, içilmesi, işlenmesi ve kullanılması kesin bir delille yasaklanan şeylerdir.
Yapılmaması kesin olarak emredilen bir şeyi yapmak haram olduğu gibi, yapılması kesin olarak emredilen bir şeyi yapmamakta haramdır. Namaz kılmamak ve oruç tutmamak gibi.

Haram bir fiili işleyen kimse günahkar olur. İnkar eden kimse dinden çıkar. Mesela; “İçki haram değildir” diyen kimse dinden çıkar.

Mekruh:

Mekruh; yapılması dinen doğru bulunmayan, terk edilmesi istenen, yapılmaması yapılmasından daha uygun olan davranışlardır.

Hanefi mezhebine göre mekruh; Tahrimen mekruh ve Tenzihen mekruh olmak üzere iki kısma ayrılır.

Tahrimen mekruh;
Harama yakın olan mekruhtur. Vacip olan bir şeyi terketmek gibi. Tahrimen mekruh olan bir şeyi işlememek sevaptır. İşleyenin ise azaba uğrama ihtimali vardır.

Tenzihen mekruh;
Helale yakın olan mekruhtur. Namazın sünnet ve adabını terk etmek gibi. Tenzihen mekruh olan bir şeyi terkedene sevap, yapana da azab yoktur. kınama vardır.

Şafii mezhebine göre, mekruh tek çeşittir. Şer’in terkedilmesini kesin ve bağlayıcı olmadan istediği şeydir. Bunu terkeden medhedilir, sevap alır, yapan da zemmedilmez, cezalandırılmaz.

Rükûn:

Hanefi ve Şafii mezhebine göre, yapılması farz olan bir fiilin parçasına rükun denir. Mesela rüku namazdan bir rükundur, çünkü ondan bir cüzdür. Kıraatta namazdan bir rükundur, çünkü namazın hakikatinden bir cüzdür.

Şart:

Yapılması farz olan, fakat bir fiilin parçası olamayan şeylere şart denir. Bunun misali, abdestin, namazın, namaz vaktinin, kıblenin bilinmesi gibi şeylerdir.

Bunlar namazdan hariç olan namazın mukaddimeleridir. Namazın sahih olması için bunların bulunması gerekir. Bundan ötürü bunlara şart denilmiştir.


GÜLİSTAN ARAŞTIRMA SERVİSİ

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize