Güncel Fetvalar İnanç Esasları Temel Dini Bilgiler Namaz Hocası Edep - Adap Faydalı Yazılar Gönül Sohbetleri Dua
2016-03-29 15:22:40 Yönetici 0 Yorum

NİÇİN NAMAZ KILMALIYIZ?

(96. sayıdan devam)
Namaz kılmayı gerektiren deliller:
1- Başta Cenâb-ı Hak, namazı emreder. O'nun kulu olan, O'nun biricik isteğini yerine getirmez mi?

2- Melek ve Peygamberler başta olmak üzere, bütün nurani şahsiyetler, en büyük şerefi Allah'a bağlılıkta bulmuşlar, bunu da namazla göstermişler. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem), sabahlara kadar namaz kılmaktan ayakları şişiyordu. Neden böyle yaptığını söyleyenlere de, “Allah’a çok şükreden bir kul olmayayım mı?” diyordu.

Hazreti Ömer (radıyallahu anh) hançerlenmiş yatıyordu. Baygındı ve bir türlü ayıltamamışlardı. O sırada Misver bin Mahreme gelir. Durumu öğrenince,
- O'na namazın geçtiğini söyleyin, hemen ayılır, der. Ömer'e:
- Yâ Ömer, namaz! Derler. Ömer, birden yerinden doğrulur ve:
- Öyle mi, vallahi namazı terk edenin İslam'da payı yoktur, der. Ve sonra da vücudundan kan aka aka namaz kılar.

Hazreti Osman (radıyallahu anh), gece kıldığı bir rekâtlık namazda, Kur'an'ın tamamını hatmediyordu.

Esved bin Yezid En Nehaî (rahmetullahi aleyh), Sahabi'nin arkasından yetişen en büyük insanlardan biriydi. İbadetiyle meşhurdu. Gece sabaha kadar, evinin damında bir sütun gibi durur ve namaz kılardı. Komşusunun çocuğu da onu gerçekten bir sütun zannederdi. Bir gün, çocuk o sütunu yerinde göremez ve annesine “Anneciğim, şu damın üstündeki sütuna ne oldu?” diye sorar. Annesi şöyle cevap verir: “ Yavrum, o sütun değildi. O, Esved’di. Bugün öldü.”

3- İnsan gayet aciz, küçük, güçsüz ve muhtaç olarak yaratılmıştır. Bu durumunu telafi için mutlaka en büyük, sonsuz Kudret Sahibi, hiçbir şey muhtaç olmayan Allah'a dayanmak, O'na bağlılığını ortaya koymak zorundadır. Bu da en iyi şekilde namazla olur. Çünkü günde beş defa, insan O'nun huzuruna varır ve el pençe divan durur. Böyle biri için Allah, her şey demektir. Ayet şöyle der: “Kul için Allah yetmez mi?” Evet, O'nu bulan her şeyi bulmuş, O'ndan kopan ise her şeyden mahrum kalmış demektir.

4- İnsan fıtraten mutlaka birine kulluk yapacak şekilde yaratılmıştır. Görülüyor ki, Allah'tan başka her şeye gücü yeten, bütün ihtiyaçlara cevap verecek kimse yoktur. Öyleyse, O'na kulluk etmeli, O'ndan başkasının kapısını çalmamalı. Bu duyguyu da ifade eden ve canlı tutan, namazdır.

5- Namaz kılmak, diğer bütün mahlûkatın hukukunu gözetmek demektir. Çünkü Kuran'ın ifadesiyle, kainatta her şey Allah'ı tesbih etmektedir. İbadetsiz özellikle de namazsız bir insan, kâinatın bu ibadetini görmez, göremez. Çünkü herkes çevresine, kendi içinde bulunduğu psikoloji ile bakar. Ümitsizlik içinde kıvranan biri, herkesi ümitsiz zanneder. Bütün hadiseleri öyle yorumlar. Neşeden uçacak hale gelen biri de, herkesi neşeli zanneder.

İbadetsiz biri de her şeyi boş, vazifesiz zannederek onlara manen zulmeder. Hâlbuki çiçekten, taşa kadar her şey Allah'ı zikreder. Çiçek toplamak için kırlara çıkan Hz. Yunus (kuddise sırruh), hiç bir çiçeği koparamadan geri döner. Çünkü bütün çiçekler zikir halindedir. Çünkü Yunus da her zaman Allah'ı anmaktadır. Onun için bütün kâinat zikirle meşguldür. Allah, taşların Allah korkusundan dolayı yuvarlanıp parçalandığından, un ufak olduğundan bahseder.

6- Namaz kılmayan, aynı zamanda kendine zulmeder. Çünkü insanda inkişaf etmeyi bekleyen, serpilip gelişmeyi, mükemmel hale gelmeyi bekleyen pek çok duygu ve kabiliyet vardır. Bütün bunların gelişip yararlı hale gelmesini Allah ibadete bağlamıştır. İbadet vesilesiyle insan, zamanla kâmil bir mümin olur. Hatta bir yerde meleklerin bile gıpta ettiği bir konuma sahip olabilir.

İbadet edenle ibadet etmeyenin yaşadığı hayat, hayattan duyduğu lezzet bu duruma delildir. Yalnız, insan gerçekten duya duya ibadet ettiği sürece bunu fark edecektir. Diğer türlü, geçiştirilerek yerine getirilen ibadetler, insanı mükellefiyetten kurtarsa da bahsettiğimiz terakkiyi yaşatmayacaktır.

Namaz kılmayanın akıbeti

Efendimizin buyurduğu şu hâdis-i şerifte ne kadar açık ifade edilmiştir. “Namazı özürsüz kılmayan kimseye, Allah-u Teâlâ on beş sıkıntı verir. Bunlardan altısı dünyada, üçü ölüm zamanında, üçü kabirde, üçü kabirden kalkarkendir. Dünyada olan altı azap:

1- Namaz kılmayanın ömründe bereket olmaz.
2- Allahu Teâlâ’nın sevdiği kimselerin güzelliği, sevimliliği kendinde kalmaz.
3- Hiçbir iyiliğine sevap verilmez. [Bu hadîs-i şerîf gösteriyor ki, farzları vaktinde kılmayanların sünnetleri kabûl olmaz. Yani sünnetlerine sevap verilmez.]
4- Duâları kabûl olmaz.
5- Onu kimse sevmez.
6- Müslümânların iyi duâlarının buna faydası olmaz.

Ölürken çekeceği azaplar:
1- Zelîl, kötü, çirkin can verir.
2- Aç olarak ölür.
3- Çok su içse de, susuzluk acısı ile ölür.

Kabirde çekeceği acılar:
1- Kabir onu sıkar. Kemikleri birbirine geçer.
2- Kabri ateşle doldurulur. Gece, gündüz onu yakar.
3- Allahu Teâlâ, kabrine çok büyük yılan gönderir. Dünya yılanlarına
benzemez. Her gün, her namaz vaktinde onu sokar. Bir an bırakmaz.

Kıyamette çekeceği azaplar:
1- Cehenneme sürükleyen azap melekleri yanından ayrılmaz.
2- Allahu Teâlâ, onu kızgın olarak karşılar.
3- Hesabı çok çetin olup, Cehenneme atılır.”


YALKIN TUNCAY

Yorumlar

Hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

Yorum Yap

2016 Zümra İlim | All Rights Reversed.
Web Tasarım: Markalize